"Be" Demek Ayıp Değildir

0 yorum
"Be" li konuşmak bakın ne kadar şirin ve yerinde olabiliyor..Kullanmaktan pek de memnun olmadığım gsm operatörünün bize sunduğu güzellikten faydalanıyorsak nankörlük etmeyelim.Sevdiğimiz yönünü de sergileyelim.
Off be dediğimiz anlarda:

Sen Misin Şımaran

2 yorum
Neyine şımarır bu bünye kavrayamadım dostlar.Bir önceki yazıda neymişim ben öyle.Oh iyi de etmişim orası ayrı da, iki gün densiz densiz kıvrıldıysak koltukta cezası bu mu olmalı? Biraz ağır olmadı mı? Bir önceki yazıyı yayınladığım o günden beri ne zihinsel ne fiziksel huzuru yakalayamadım şu güne kadar.Şu gün itibariyle yine pazartesiye kadar özgürüm.Ya da öyle sanıyorum kendimi şu an onu da kavrayamıyor sersem kafam.Zihnimizi yeterince hırpalamışken bir de bedenimizi hırpaladık dün tüm inteler.Tüm kişiliklerim birden yaptık bunu.Hani anlatıyorum ya arada gün daha başından ters gidiyor bazen, sakarlıklarımın sonucunu dolabın arkasında katilden saklanan kurban gibi bekliyorum.Dün yine bu klasiklerden birini yaşadım.İş bir an önce bitsin diye kermit gibi çalkalarken kendimi lönk sesini duydum kendimden.Yine kendimi futbolcu mu sandım ne sandıysam başımı geçirdim ismini vermek istemediğim bir yerlere.Hani anlamazsınız ya başınıza böyle bir şeyin nasıl geldiğini? Nasıl düştüğünüzü, nasıl tekrar ayağa kalktığınızı sorgularsınız ya.Ağrıdan gözümden yaş gelirken birkaç saniye içinde sorguladım yine bunları.Çalışma arkadaşımın verdiği tepki de şu an bile hala güldürüyor beni.Lönkten sonra duyduğum şuydu:"AaaaaAAaaa kafa travması!" Ahahahhah..
Sonrasında göz kapağımın gözüme yaptığı baskıyı hissedene kadar devam ettim çalışmaya.
Böyle bir olay yaşadıktan sonra durumu değerlendirmeyi sağlayan belirti insanların size baktıklarındaki yüz ifadeleridir.Kendiniz birşey hissetmiyorsanız etrafınızdakilerin size baktıktan sonraki ifade değişimlerine dikkat edin.Herşeyi açıkça anlamanızı sağlıyor:)
Sağlıcakla kalın.Mutlu hafta sonları:)

Bir Nevi Meditasyon

10 yorum
Haftalardır özlemini çektiğim ev keyfime nihayet ulaşabildim.Kanepeyle bir olmayı nasıl da özlemişim.Aslına bakarsanız beni kanepeden kazımaları gerekene dek kalmak istiyorum bu halde.Ama biliyorum ki beni bu hafta pc koltuğundan kazıyacaklar.Bunu bildiğimden de istediğim şımarıklığı yapmaya ayırdım bu hafta sonumu.Kahvem, sigaram, mutfakta soyup zaman kaybetmeden yenecek kıvama getirdiğim mandalinalarım, tüm kumandalar, içmeyi unutmayayım diye koca bir bardağa doldurduğum suyum önümde zap yapıyorum, oyun oynuyorum, müzik dinliyorum.Ben ne zaman sessizlik istersem o zaman susturabiliyorum herşeyi bugün.
Keyfimi ne sabah çalan telefon, ne hastaneye çağıranlar ne de tadilat yapan komşum bozamadı bugün.Telepatiyle sanırım komşunun icabına baktım, tadilat kısa sürdü.Arayanın beni uyandırmaya çalışan babam olduğunu bildiğimden kılımı kımıldatmadım (ha sonradan bilerek açmadığımı söyleyince dalgasını geçti o ayrı), hastaneye de çağırma sebeplerine gitmemi gerektirmeyecek çözüm önerileri söyledikten sonra keyfime devam ettim.
Bu yazdıklarıma çalışmaktan kendini kaybetmiş, hafta sonu ya da tatil kavramını çoktan yitirmiş kişilerin sinir olacağını biliyorum:) Ama bir günü kendilerine ayırıp, keyiflerini kaçıran her türlü konudan zihinlerini uzak tutup, sadece zevk aldıkları aktivitelerle bir günlerini geçirmeleri aslında çok da zor değil.Hem fiziksel hem zihinsel yönden arada kaçamak yapmaya ihtiyacımız var.Hem bu kaçamaklar çalışma saatlerimizdeki verimimizi de arttırır.Bunu yapmaya niyetlenenlerin işlerini kolaylaştırayım biraz.Bu aralar neşeme neşe katan bir şarkıyla:

Şuurumuz Mu Sorgulanıyor

4 yorum
İş Bankası'nın reklamını gören, değerlendirmeyen, üzerine düşünmeyen yoktur sanırım.Bugünki Sabah Gazetesi'nde Emre Aköz de reklam hakkında kendi düşüncelerini belirtmiş.Komik bulmuş bir takım sebeplerden.
Prof.Yalçın Küçük'ün reklam hakkındaki değerlendirmelerini de belirtmiş.Küçük'ün beğenmeme sebebi Haluk Bilginer'in konuşma tarzıymış.Bu düşüncesinde haklı olabilir.Eleştirdiği reklamdaki oyunculuğun gerçeğe yakınlığı.Ama aklıma takılan hangimiz Atatürk'ün konuşma üslubunu biliyoruz.Yazılanlardan, bozuk kaset kayıtlarından başka bir bilgimiz var mı ki acaba bu konuda da ahkam kesebiliyoruz? Bu konuda bir takım bilgilerden habersizsem aydınlatılmayı isterim.
Benim sindiremediğim Emre Aköz'ün reklam eleştirisi.Bu aslında bir reklam eleştirisi değil.Bizim her yönüyle lider olarak kabul ettiğimiz kişiye ve bizlere yönelik bir eleştiri.Mustafa Kemal'in insan olduğunun elbette farkındayız.Her hissi taşıyabileceğini de biliyoruz.Sanırım mesele şu; sayın Aköz'ün bunun bir reklam filmi olduğunu gözden kaçırmış olması.Atatürk'ün hayatını anlatan bir film değil bu.Tabi ki insani bir yönüne değinilecek.Uşağına hitap şeklinin bu tarz bir projede yeri yoktur tahmin edersiniz ki.
Sayın Aköz; biz ya da kendi adıma konuşayım, ben lider kabul ettiğim kişiyi her yönüyle içime sığdırdım.Onu tüm kusurlarıyla benimsedim.Belki net duymadığım ve duyduğumda sevmeyeceğim şivesiyle, belki sinirli ya da kaba çıkışlarıyla.İlginç bir şekilde değerlendirdiğiniz devrimci kişiliğiyle benimsedim.Hiçbir şey de hayal etmiyorum O'na dair.Zihnimde şekillendirmiyorum kişiliğini.Biliyorum onun da sizin benim gibi bir insan olduğunu.Tüm "çıplak gerçekliğiyle" her neyse o şekilde seviyorum.
İstersem hayal de kurarım O'na dair.Rüyalarım da olur.Kimse hayallerimizi de sorgulayıp yönlendiremez değil mi? Kimse uyumuyor, kimse bir rüyada yaşamıyor.

Yaratık Yaratırım Korkarlar

6 yorum
Bayan bloggerlarımızı şöyle bir kısaca turladım da ne becerikli insanlar var dedim kendi kendime.Ürettiklerini görünce, kişisel bakımı yetenek sanan ben utandım inanın kendimden.Çantalar, kıyafetler, incik boncuklar, ev eşyaları v.s. v.s..Ben birşey yapmaya kalksam ne malzemeye aklım erer, ne de ortaya çıkan şeyin beğenilecek tarafı olur.Yalnız deneyeceğim inanın.Buraya da fotoğrafını koyup böbürleneceğim ben yaptım diye.
Yemek tariflerine falan alışkındık millet olarak da bunlar bana fazla geldi artık.Yemek deyince bile benim aklıma salata falan geliyor.Misafirlerine diyet bisküvi ikram eden bir insana bunlar fazla geliyor bilmem anlatabildim mi?(Gerçi aniden çıkagelmişlerdi.)
Takdir etmekle birlikte kıskandım ne yalan söyleyeyim.Şimdi gidip yeteneğimi konuşturacağım bu havadayken.
(kendim bile güldüm ne yeteneği ya:))

İfade Özürlülüğü

2 yorum


Hayatımda..
Gökyüzü bazen ciğerime doluyor..
Anlatamam..
Atsan atılmaz..
Bak çayım sigaram herşeyim tamam..
Anlayamam..
Arka koltukta unutulmuş gibi..
Terliklerimle..
Bulmuş gibi..

Kutsal

6 yorum
Aklı başında hiçbir birey çocukluğunda "Büyüyünce ne olacaksın?" sorusuna insan katledeceğim, katil olacağım şeklinde cevap vermemiştir.Daha doğrusu bizim güzel kültürümüzde bu zihniyetle yetiştirilen çocuk yoktur.Hepimize aşılanan vatanı koruma,sahiplenme güdüsüdür.Milletimizde bu fazlasıyla vardır.Alfabeyle birlikte öğreniriz milliyetçiliği ve tüm kutsal ilkelerimizi..
Ancak ihanet duygusuyla büyümüş, hainliği damarlarına işlemiş, cahilliği kendine mezhep edinmiş bir ırk var isimlendirilememiş, düşmanlıktan başka bir his barındırmayan, can almaktan keyif alan..Bunları herhangi bir ırk kategorisine sokamıyorum.Bir nesle mal etmeye kalksam onlara hakaret etmiş, canlarını yakmış olurum.Bu bakımdan insanlığın hiçbir ırkına sokmayacağım bu hainleri..
Son zamanlarda bu vatansızlar (ki en acınası durumdur vatansızlık) bizi katlederek her türlü hissi taşımamıza sebep oldular.Acıyı, öfkeyi, nefreti, şiddeti, bağlılığı, birleştikçe artan coşkuyu,gücü...Bu duygu karmaşamızın arasında gördüm ki tahmin edilenden ulu bir milletiz biz.Amaçları acımızla çöküşümüzü izlemekti.Ama beklenilenin tersini gösterdi güzel insanımız.Teröre karşı belki de hiçbir ulusun veremeyeceği büyüklüğü gösterdik.Büyüklüğümüzle ezikliklerine eziklik kattık..
Cumhuriyetin,Türkiye Cumhuriyeti'nin çocuğu olduğum için,böyle bir milletle aynı havayı soluduğum için gurur duyuyorum..
Bu yazım Türk Blog Yazarları 'nın başlatmış olduğu Teröre Karşı Kalem Kampanyası kapsamında yazılmıştır.

Kıssacık Bayram Hisseleri

3 yorum
Bu bayram neler öğrendik?Kritik yapalım.Bir dahaki bayrama hazırlıkta bu yazıyı tekrar okuyup bilinçlenelim.
  • Bayramdan birgün önce market alışverişine çıkılmaz.Kendinizi bilincini kaybetmiş bir insanın alışveriş sepetinde bulabilirsiniz.
  • Gelen konuklara siz de gidecekseniz açık sözlü olmanızda fayda var.Sizden sonra nereye gideceklerini sorup "hadi biz de size geleceğiz, çabuk evinize gidin artık" dediğinizde kabalık yapmış olmazsınız.Aksine şekerleri fırlamış oturan topluluğa şirin görünebilirsiniz.
  • Konuklara kahve yapmak için sessizce mutfağa gitmek yerine kahvelerini nasıl alacaklarını sorarsanız kahve içmeme seçeneklerinin de bulunduğunu hatırlatmış olursunuz.Böylece yorulmazsınız.
  • Ambalajı güzel görünen şekerlerin tadı hayal kırıklığına sebep olabilir.
  • Ziyarete gittiğinizde "haydi kalkalım artık" anlamına gelen gereksiz çırpınışların ortamdan erken ayrılmakta bir faydası yoktur.Haydiiiii diyerek ayağa kalktığınızda herkes kalkar zaten ayağa.Ev sahibi de dahil.Ev sahibi kalkınca tekrar oturamaz kimse, gidersiniz.
  • Ha mümkün olduğunca trafiğe çıkmayın bayramlarda.İnsanlar bilincini kaybediyor zira.(Bakınız alışveriş seçeneği.)
Bir bayramı daha bu kıssadan hisselerle tamamladık efenim.Yalnız 2/3 sinin hafta sonuna gelmiş olmasına fena halde canım sıkıldı.Bunu da belirtmeden geçemeyeceğim.Bir de haberlerde deyinmişler bu konuya.Çok tatil yapıyormuşuz millet olarak.Bu yaklaşımlara gülerim ben.İşler aksamadığı müddetçe tatillerin kimseye zararı dokunmaz.İş saatinde verimli çalışın siz de.Hey yarebbim..Neyse..

Pet Shop Değil Burası Teyzee

9 yorum
Kendimi ifademde bir bozukluk olduğundan bugün emin oldum.Hangi sohbet anında geçti.O kadın nasıl duydu hiçbir fikrim yok hala.Benim hakkımda bir şey bilmeyen bir kadın!! nasıl oldu da kaktüs sevdiğimi öğrendi anlayabilmiş ya da anlayabilecek değilim.
Tamam bir şekilde öğrendi kaktüs sevdiğimi onu kabullendim artık.Geçenlerde bana bir tane kaktüs getireceğini söyledi.Şaşırdım haliyle ama bunu belli etmeden teşekkür ettim.Nereye koyacağımı sordu, eczaneye koyarım dedim.Orda anlamalıymışım başıma gelecekleri..
Bugün eczaneye geldi ve bahsettiği kaktüsü getirdiğini söyledi."Tamam" dedim, "Alabilirim şimdi verin isterseniz"."Nasıl taşıyacaksın" dedi.Allahım ne getirdi bu kadın bana dedim içimden.Personele seslendim yardımcı olmasını istedim.Kadın önde biz arkada otoparka gittik.Arabanın arkasında debelenen bir adam gördüm.Araba dediğim pickup!!Ve kaktüs göründü.O kaktüs değil bence.Et obur aynı zamanda ot obur bir..bir hımm..bir şey.Yemiş kaktüsümü.Ben sanmıştım ki küçük saksıda şirin birşey gelecek.
Personel bana baktı."İnte hanım nereye koyacaksınız bunu" dedi.Haklı adam."Bilmiyorum ki bu eczaneye konmaz, kapının önüne koyalım, yarın bahçevana soralım." dedim.Adamcağız yüklendi yaratığı, getirdi kapının önüne.Dağılan personelin maskarası olduk.O kadın da başından attı o yaratığı benim üstüme sanırsam.Yer o hepimizi.

Mim No 8563

4 yorum
Dinlenmeye çekilen Goddess Artemis'ciğimin mimlemesiyle yeni bir mimden daha haberim oldu.Buyurunuz masa üstü ifşam...

Kimin masa üstünü merak ediyorum?Sevgili Nakhar ne İnternetist beyin..

Tuz

1 yorum


Gaykedi ve Goddess Artemis'in yaptığı cumartesi günü neşesine bir katkı da benden olsun.Çorbada benim de tuzum bulunsun.

Hani

4 yorum
Geçen sene ramazanda şöyle bir yazı yazmıştım.Erdil Yaşaroğlu blogunda öyle güzel anlatmış ki güllaç sevgisini işte dedim benim güllaca karşı hissettiklerim de tam olarak budur.Ama ben anlatamamışımdır.

Bık

3 yorum
Tatilde yapılanları anlatmayacağım beklenildiği gibi.İstanbul'u yüzlerce insan anlatmış zaten.Üstüne benim edeceğim kelamların bir önemi, manası olduğunu düşünmüyorum.İstanbul'a gittim evet.Süreme sığdırabildiğim kadar yaşadım şehri, geldim.Hiç beklenmedik, akıldan geçmeyen birşeyler de yaşadım.Belki o yüzden bu kadar süre yazamadım.Neyse.
Yokken neler kaçırdığımı yazayım en iyisi ben.Turkcell'in tavukarıncası çıkmış ben yokken.Yeni reklam yıldızım kendileri oldu.Görünce, sesini duyunca pek bir keyifleniyoruz.Bıklıyoruz hep bir ağızdan.Tüyü bitmemiş yetimlere (bu lafa da pek gülmüşümdür) yakıştırdıkları, yapıştırdıkları anten sayesinde bütün renkli gözlü, sarışın çocukları antenliymiş gibi görüyorum yolda sokakta.Bu antenleri başka hangi masum canlılarda kullanacağını da merakla bekliyorum.Yalnız bir anten bir tavuğa bu kadar mı yakışır yahu?
Sonra reklamlarını hep beğenerek, ailecek izlediğimiz lewis bu kez bizi hüsrana uğratmış.Kimseye söylemedim şimdiye kadar ama o kot, o kıza en az iki beden büyük bir kere.Hani zamanla esniyordu, satın alırken öyle diyorsunuz ama hep.O kızcağıza bir ay geçmeden o kot olmaz ben söyleyeyim de rahatlayayım.

Şimdi sizlerin neler kaçırdığından bahsedeyim.Siz işteyken ben bir hafta popo (diyim kibar olsun) yaydım.Her kanalı sizler için kontrol ettim.Sabah programları var tvde, sonra öğle kuşağında da sabah programlarının etkisini sürdürecek, heyecanı azalmadan bağırış çağırış devam eden canlı yayınlarda kanal teyzeleri var.Sorunlu aileler, evden kaçan kızlar, kovalayan anne-babalar, bilge sunucular..Çok şey kaçırıyoruz çok çalışırken..

Huuaaaaa

7 yorum

Döndüm tatilden..Bir saniye kendime geliyorum..



Beş dakika daha..

Ve Tatil

5 yorum

İnte tam bir hafta boyunca sabah erken kalkıp işe gitmeyecek..Darısı tüm yorgunların başına.
Giderken sevdiğim birşeyi bırakayım dedim.



Oççakalıınn..

Dönüm Noktası

6 yorum
Dönüm noktam bugün.Evet adım gibi biliyorum ki şu lanet, bugünden itibaren üstümden kalkmış bulunuyor.Borsayı tabana indirecek, doları fırlatacak, dünya bankasını batıracak kadar büyük bir hareketle(en azından benim için) evet hepsini birden saniyede yaptıracak bir şekilde lanetim bugün tavan yaptı.Sabah evden çıkışımla birlikte hissettim bunu.
Dakika bir gol bir.Evden çıkmışım dolmuş bekliyorum(büyük ihtimal yeni kaçırdım ki epey bekledim ama bu fasulyeden bunu saymıyorum.) Gelen dolmuşun garip şoförünün garip direksiyon hareketiyle kocaman aynası burnumu sıyırdı.Hadi tamam olabilir geçelim.Dolmuşa binmek üzere 45 derece vücudumu çevirmemle sağ ayağımdan ayakkabı çıktı.Fıyytt giydim hadi bunu da geçtim.Hastaneye geldik, iniyorum, başımı dolmuş kapısının üst kısmına çarptım.Ama aldım başımı elime, hızla kapıya fırlattım sanki.Bu nasıl bir beyin sarsıntısıdır.Hayır boyum o kadar uzun da değil ne küçük kapıdır o.Tamam geçtim bunu da.
İşte telefonla konuşurken gözüme paket lastiği geldi.Telefondakinin göz doktoru olmasının acaba bunda bir etkisi olabilir miydi?Peki ya hızla gelen lastiğin gözümde ne işi vardı?Lastik neden hızla gelirdi ki?Küçük bir çocuğun elindeki lastiği yay gibi kullanarak gözümü hedeflemesi nasıl bir saçmalıktı?
Geçelim.Telefonla göz yanmasıyla konuşurken çalan cep telefonuna cevap veremedim.Numaraya döndüğümde adliyeden arandığımı, gelip ifade vermem gerektiğini öğrendim.Sebebi söylenmedi.Saçma sapan insanların yaptığı çağdışı bir hareketin tek tanığı olmammış bunun sebebi.İfademi verdim eve geldim.
Bulaşık makinasını çalıştıracağımda deterjanın bittiğini yedek sandığım zıkkımın başka bir zerzevat olduğunu gördüm.Markete gittim.Giderken şappidik terliklerim ıslak kaldırımda kaydı.Düşmedim bir garip hareketlerle bunu da atlattım.Markette ben bu deterjanı alırken neye dikkat edeceğim ki diye düşünürken bir arkadaşla karşılaştım.Sadece bir kişiyle paylaştığım bir yakın zaman olayım dudaklarından dökülüverdi.Bunu bilmem kimlerle konuşurken çok güldüklerini söyledi.Koptuğum an işte buydu.Güvendiğim bir insanın gözümdeki değerine layık olmaması gerçeği beni üzdü.Benim ve yaşadıklarımın konuşulması değil.
Ama gün bitmek üzere.Telefonlara cevap vermiyorum.Mümkün olduğunca yerimden kalkmamaya, hareket etmemeye çalışıyorum.Şu araba bir balkabağına dönüşsün...

Kayıp Giderken Ne Güzeldi

5 yorum
Attığımız ilk adımda duyduğumuz heyecanı şimdi de her adım atışımızda hissedebilsek.Hatırlamamız imkansız ama tahmin edebiliyoruz bu heyecanı bir bebeğin ayakta zar zor dururken ilk adımındaki sevincini gördüğümüzde.
Hep eski heyecanı duymak istiyorum yaptığım herşeyde, gittiğim her yerde, ettiğim her muhabbette, kısacası attığım her adımın ilk adım heyecanı vermesini istiyorum.
Hafta sonu gezmesinden sonra eve dönerken bir sessizlik anında, geçirdiğim iki günden beklediğim kadar keyif alıp almadığımı düşündüm.Bunu düşünmeye daldıysam cevap bellidir aslında.Tatmin etmemişti beni bu iki gün.Anlara çok değer verdiğimizden midir, fazla anlam yüklediğimizden midir nedir doruğa ulaşmamız her seferinde artan bir ivmeyle düşüşe geçiyor.

Olsun.Yaşanacak daha çok ilk var.Heyecanımız onlara saklı kalıyordur belki de..


Alakasız olacak ama geçenlerin salladığı hamak keyfimi paylaşmak istedim.

Bileğinizi Ekrana Sürtün Lütfen

4 yorum
Geç kalmış ama hiç unutulmamış bir mimi daha cevaplıyorum.Gaykedinin başlattığı yeni akımın konusu etkilendiğimiz, unutamadığımız kokular..Meralalabaz hatırlamış sağolsun beni bu kez:)
Yediğim içtiğim herşeyi koklarım.Buna su da dahildir.O yüzden köpek kadar gelişmiş bir burna sahibimdir.Bunu söyleyince aklıma geldi.İlk kez gittiğim arkadaşım bu özelliğimi bilerek beni mutfağa yönlendirmişti eve girer girmez.Kaç zamandır bir koku var,neyden kaynaklandığını buluver bir diyerek..Buzdolabının motorundan kaynaklanabileceğini söylemiştim de ilk önce şaşırıp sonra da servis çağırmıştı.

Baba evim kokusu, yeni biçilmiş çim kokusu, bebek kokusu, yeni alınan kitap kokusu, çocukluğumuzun sakızı tipitip kokusu,bebek aspirini kokusu,deniz kokusu,karamel kokusu vazgeçemediğim kokularım..Bir de tanımlanamayan ama hep birşeyleri çağrıştıran kokularım vardır herkes gibi.Elimde olsa çerçeve içinde alanlar bırakıp bileğinizi sürtmenizle kokuları hissetmenizi sağlardım:)


Mimlemek zor.Ezopcum müsaitseniz size pas atalım:) Bir de mime dahil olmak isteyip de mimlenmeyen blog yazarı varsa kendini benim tarafımdan mimlenmiş kabul edip oyunumuza dahil olabilir.
Snıf snıff..

Ekstra:Eski kokulu silgilerimiz vardı bir de.Bugün Özgürcüm hatırlattı.

Mim Ki Üç Dört:En Güzel Yalanlar

10 yorum
Sevgili Goddess Artemis ve sevgili ezop hanımlar incelik etmişler bir olup bir mim akımında daha beni hatırlamışlar.Şu ve şu şekillerde kendi vazifelerini başarıyla tamamlayıp topu bana atmışlar.
İki kişiden pas almak bir yandan sevindirici bir yandan da ikisi de topu bana attığına göre "ben bu bu kadar yalancı mıyım huleeyynn?" diye düşündürücü.Hımm?!!?
Konuya giriyorum neyse.Ciddiye aldığım, önemsediğim insanlara yalan söyleyemem değil söylemem.Ama varlığıyla hayatımda bir sıfır kadar yer teşkil etmeyen kimselere söylediğim yalanları da umursamam.Onlara yalan söylemek kötü, günah, cıs, kaka gelmez bana.
An itibariyle aklıma gelen ve gülümseten bir yalanımı paylaşayım da görün ne pislik bir bloggerla muhatap olduğunuzu :)
Üniversite birinci sınıftayken devamsızlık hakkımın kalmadığı, hatta çoktan geçtiği bir dersten kaçma planlarında kapının önünde volta atarken hocayla yüzyüze gelmiştim.Kaçma sebebim de şenliklere erkenden katılıp eğlenip coşmaktı.Sabahın 9 undaki derse merakım değildi beni o gün okula getiren."Hocam" dedim, "benim dersten çıkıp şenlik alanına gitmem lazım.Ben dağcılık klübündeyim ve orda görevliyim fakültemiz adına."Hakikaten klüpteydim ama tabiki bir zorunluluk, fakülteyi temsil falan yoktu ortada.Hoca "Aaaa, sen dağcı mısın? Ben de yamaç paraşütü yapıyorum.Her tatilimde şuraya, ordan buraya geçerim." şeklinde bir gaza geldi ki sormayın.Aldım ben işareti üzerine gittim."Hocam gerçekten mi?Harika hocam.Bizim kulüple de gelin hocam.Sizi de götürelim hocam faaliyetlerimize.Sizin gibi hocalara ihtiyacımız var hocam..."Gereken gazı aldıktan sonra "Tamam, hadi izin veriyorum sana geç kalma sen." dedi ve yolladı beni:)
Bu mim ne kadar yalancı olabildiğimi de gösterdi bana.Sürekli aklımda yalan sahnelerim belirmeye başladı.Ne kadar yalancıymışım ben..
Söz mak100 ve HüseyinAlkan' da...

Mezuniyet Tebriği

3 yorum
Üniversiteden mezuniyetin değerini milyon yıl üniversite okumuş bir kimse olarak en iyi bilen benim.Dik başlılığın zararlarını (bana kalırsa yarardır) en iyi bu uzun üniversite sürecimde görmüşümdür.
Mezun olmak okuyorken mentol ferahlığıdır, yemekten sonra içilen sigaradır, klostrofobisi olan için asansörde yarım saat kaldıktan sonra dışarı çıkınca alınan ilk nefestir, kavrulmuş kumda yürüyüp ayaklarını denize soktuğun andır......
Şu halde bir blogger mezun olmuş da bu kutlanmaz mı? Hüseyin Alkan'ı tebrik ediyorum ve çıtır iş hayatında bol şans ve başarı diliyorum..
Kırk gün kırk gece tören yapılaaaa!

Şifre Boşluk Ad Soyad

12 yorum
Boş durmadım hayatınızı değiştirmenizin yollarını araştırdım.Ne kadar araştırmacı bir blogger olduğumu görün istedim. Hayatınızı bambaşka bir hale getirmek çok kolaymış aslında.Sadece yapmanız gerekenlerin dikkatinizden kaçtığına eminim.Ben şimdi onları gözünüze sokacağım.

1)Bol bol dondurma yiyebilirsiniz.Magnum ya da Panda Magic (ev pandasını sevmesem de) tercihiniz olsun.Bu dondurmaların çubuklarındaki şifrelere dikkat edin.Çubuklardaki şifrelerin de yalayıp yutup silinmemesine özen gösterin.Sonra Magnum şifresini ad soyad adres yazıp 2992 ye, Panda için de aynı şeyleri yazıp 1599 a yollamanız gerekiyor.Tamam bitti bekleyin şimdi hayatınızın değişmesini.Lamborghini ya da Porsche sahibi olmanız an meselesi.

2)Turkcell kullanıcıysanız Anahtar yazıp ad soyad adres yazıp 7000 e yollayarak BMW veya Bahçeşehir Uphill Court'tan ev sahibi olabilirsiniz.


3)PO'dan, Shell'den BP'den alacağınız akaryakıta verilen zamazingolarla ufak da olsa ihtiyaçlarınızı karşılayıp hayatınızı kolaylaştırabilirsiniz.

4)Teknosa veya Bimeks'teki fırsatlar sürekli değişiyor.Şu anda ikisi de tatile gönderiyor yanılmıyorsam.Teknolojik ihtiyaçlarınızı buralardan karşılarsanız sürprizlere açık olun.


5)Mobilya, aksesuar v.b. ihtiyaçlarınız için ürünü aldığınız yerdeki kampanyaları sorun.Onların da envai çeşit hediyesi zartı zurtu oluyor.Tercih ettiğiniz bir marka varsa söyleyin hemen sıralayayım neye ne verdiklerini,neyi ne kadara neyle değiştirdiklerini.


6)Hepimizin en az bir tane kredi kartı var.Kredi kartlarının da dönem dönem değişen kampanyaları var.Kullandığınız kredi kartının bu aralar size ne sunduğuna bakın.


7)Alış verişe gittiğinizde seçtiğiniz üründen kaç tane alınca size hangi zımbırtıyı veriyor dikkat edin.Diyelim ki hazır çorba alacaksınız.Bir tane almayın da üç-beş tane alın kepçeniz olsun.

Gördüğünüz gibi hayat aslında çok kolay.Türkiye fırsatlar ülkesi.Adımınız kampanya, hediye, ödül, çekiliş, fırsat..Neyden şikayet ettiğinizi anlayamıyorum.Hiçbir derdimiz yok.Yeter ki mesajlarda arada boşluk bırakmayı unutmayalım..

Mimik Koydum Başlığa

5 yorum
Hani dışınızdan rastgele konuşup da içinizden bambaşka şeyler geçirdiğiniz (geçirdiğiniz yazamadım yahu bir türlü) anlar var ya hah işte onlar bana pek sık oluyor.Gıcık olduğunuz bir tiple toplantı masasında karşılıklı geldiğinizde o tam birşeyler söylemeye başladığında mesela.Dışımdan hımm hımm yapar gibi görünüp içimden "Şu önümdeki su dolu bardak var ya onu senin suratına fırlatacağım şimdi" gibi saçma sapan faaliyetler belirtip kendi kendime takılıyorum öyle zamanlarda.
Hiç kapıdan girişini görmekten haz etmediğim reprezantlar konuşurken içimden "tamam hadi defol git burdan,git burdan dedim, sus laaaaaannn, şimdi numunelerinin hepsini ağzına dolduracağım, yallaaahh." diyorum.
Yolda sokakta karşılaştığım tanıdık simalarla o ayak üstü konuşmalar esnasında mesela.
"Ne yapıyorsun sen burda?".
"E evim burda benim eve gidiyorum."("Şurdaki heykel var ya onun tepesine çıkacağım ve parendeler atarak şurdaki pastanenin sandalyesine oturacağım.Onun için geldim buraya")
Bunları yaparken aslında hoşnut olmadan geçirdiğim zamanlarımı da eğlenceli kılabiliyorum.Arada bir içimden geçenlere kapılıp suratımda bir gülümseme oldu mu ki diye de kuşkulanmıyor değilim.

Ezerim Seni ve İnte

5 yorum
Kadrolu sivri sineğim Ezerim Seni ve ben çok iyi anlaşmaya başladık.Eşini eve gelen misafirlerden biri yanlışlıkla öldürdü.Ona da alışmıştım çok ama ölenle ölünmüyor.Ezerim Seni'yle hayatımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.Yemek yerken asla yanıma gelmiyor ama yemek bitip de koltuğa geçtiğim zaman hadi televizyonu açalım İnte diyor.Bu esnada o da yemeğini yiyor.Televizyon seyrederken ayacıklarımdan kan höpürdetmeye bayılıyor.
Eşi ölmeden önce bir arkadaşlarını getirmişlerdi eve.Üzgünüm eve arkadaş getirmeniz yasak dedim onlar görmeden öldürdüm.Çünki haddini bilmemişti.Sehpada duran bardağımın içine girmiş.Ben de üzerini kapatıp orda yaşamaya mahkum ettim.Birkaç saat sonra intihar etmiş.Sorumlusu benim kabul ediyorum.
Ezerim Seni'nin (ona en çok böyle hitap ettiğim için ismi olmasına karar verdik) uyku problemi var.Ben uyumak istediğim zaman kalkıp onunla vakit geçirmemi istiyor.Bir süre vızıldıyor.Bazen sinirlenip elimin tersiyle çarpıyorum suratına.Sabah gönlünü alıyorum ama.
Tuvalet eğitimi bile var.Böyle ev hayvanı zor bulunur.Ortalığı batırdığını bir kere bile görmedim.Tavsiye ederim siz de besleyin bir sivri sinek.Eşi ölmeseydi ben çiftleştirir yollardım yavruları biraz büyüyünce.Ya da dişi sivri sineğiniz varsa gelin çiftleştirelim.

Bir Halüsinasyonun Getirdikleri

3 yorum
Adım kadar eminim diyerek söze başlayacaktım ama hafızama güvenmediğimden dolayı binbir tereddütteyim.Adım kadar emin değilim ama geçen haftalarda İstanbul'dan sonra Antalya, Alanya ve Kemer'de Redd konseri olacağını gördüm nette gezerken.27 Temmuz Antalya, 28 Temmuz Alanya ve 29 Temmuz Kemer'de olmaları gerekiyordu.Bu konser haberini görür görmez arkadaşıma dedim ki "Arkadaşım arkadaşım Kemer'e Redd konserine gidelim mi?"."Mutlu olmak için nınıınıınııı mı?" dedi."Arkadaşım arkadaşım yazıklar olsun senin müzik bilgine ama evet onlar" dedim.
Cumartesi günü akşamı Olimpos'tan yola çıkıp Antalya'da konakladıktan sonra pazar günü Kemer yolundaydık.Migren tipi baş ağrısı, iki günlük beden yorgunluğuna rağmen attık kendimizi Kemer'e.Peki nerdeydi bu Kod Bar?Ona buna sorduktan sonra saçma sapan tariflere ve hissiyatımıza göre bir kaç bar gördük.Bar barı tanımaz mı?Tanır dedik.Bir dövmeli hödük amcaya sorduk.Dialoga bakın şimdi.
-Pardon iyi akşamlar Kod Bar diye bir yer arıyoruz.
-Kol Bar var.O da burası.
(Cool Bar demek istiyor amcam.)
-Kol değil Kod Bar arıyoruz biz.Ke Oo De.Redd konseri varmış orada.
-Ret?
-Redd.Bir Türk grubu.
-Türkü bar arıyorsanız siz bilmem neresi var.Orası güzeldir.
-Yok türkü bar aramıyoruz.Teşekkürler.
Kaçtık amcanın yanından.Bir iki adım sonraki mekanın önündeki gençlere yöneldik.Bunlar genç bilirler konser dedik.
-İyi akşamlar.Kod Bar varmış burda.
-Kod baaarr.Yok burda öyle bir yer.Siz nasıl bir eğlence yeri arıyorsunuz?Yardımcı olayım size.Canlı müzik var burda.
-Yok sağolun.İyi akşamlar.
Aradık taradık ne Kod Bar bilen var ne konser.Arkadaşım yenilgiye dayanamaz.Sen iki haftadır bunu bekliyorsun.Bulacağım ben konseri dedi.Yılmadı.Kemer turu yaptıktan sonra evimize dönmeye ikna ettim zar zor.Mutlu olmak içiiiinn sevmek içiiinnn dedik döndük.Beraber başka şarkılarını söyleyemiyorduk çünki.Olsun bir dahaki sefere çalıştırırım arkadaşımı.
Canlı dinleyemedik ama seviyoruz hala Redd'i.

Den(s)iz

5 yorum
Lise zamanlarımda bir kuşumuz vardı:Deniz..Antalya doğumlu, buranın denizine yakışır mavi renkte.İsmi rengine uyumlu.Eve geldi hopladık, sevindik, güldük, eğlendik..Rahat rahat bahçede gezmesi için kanatlarını kesmiştim ucundan.Hala da bunu onun iyiliği için yaptığımı iddia ederim.Bütün evi kendine bağladı.Evde tüm gün boyunca onun ötüşü hatta zamanla sözleri dinlenir oldu.Ona saygı gösterdik.Ağzımızdan lokmalarımızı kaçırmaya çalışmasını bizi öpmek istiyor olarak değerlendirdik.Meğer sadece kendi karnını doyurmaya çalışıyormuş.
Gün geldi aile büyükleri kuşların hastalık yaptığına dair duyumlar aldı.Deniz'le oturduk konuştuk.Emekli etmeye evden ayrılmasına karşılıklı ağlaya ağlaya karar verdik.Bir süre açıkta kaldı Deniz.Sonra tekrar ev kuşu olarak sıradan yaşamına geri döndü.Hastalık yapıyordu oysaki tüm sevimliliğine, tüm kendini sevdirme çırpınmalarına rağmen.Anladık ki diğer sahipleri durumun farkında değil.Kandırdı Deniz ahaliyi.Sonra duyduk ki anlaşamaması beklenen evin köpeğiyle pek bir samimi olmuşlar.Deniz bu dedik.Köpekle de dost olur, timsahla da..
Gözümüzde bir kuş olarak kaldığı zamanlarda ölseydi ne hastalık yapıyor diye evden gönderilirdi ne de kurtla köpekle dost olurdu.Gözden düşmezdi.

Erkek Hemşire Kavramı

3 yorum

Tdk ya da Sağlık Bakanlığı bu XY versiyona yeni bir isim bulana kadar "erkek hemşire" isimlendirmesi yapışıp kalacak yeni çalışanların üstünde.İzlediğim(tvden) kadarıyla pek memnun görünüyorlar işlerinden.Hastaların istediği sadece güler yüz olunca onlar da durumdan gayet memnun görünüyorlar şimdilik..

Bu görev aşkıyla yanan gençlerin varlığına inanılmaz sevindim.Böylece hemşireler çalışma ortamlarında karşı cinsten insanlarla bir arada olup biraz olsun iç çekişmelerinden vazgeçebilecekler.Hiçbir meslek grubunda bu kadar hem cins birarada bulunmaz.Kadınlar arası olası problemler sık sık yaşandığından, aralarındaki sürtüşmeler de hem hastalara hem de biz diğer hastane çalışanlarına yansır.

Yalnız şöyle birşey gözümden kaçmadı:Yeni XY hemşirler kendilerini çabuk kaptırmışlar işlerine.Şöyle ki; yapmamaları gereken işi bile üstlendiklerini (gayet doğalmış gibi) haberin tam son karesinde, görüntü uzaklaşırken yakaladım.Evet bayan meslekdaşlarından öğrenecekleri çok şey varken yanlış olanı kapmışlar bile..Ama prosedürleri tam kavrayamamışlar sanırım hemşirler.Hemşire odasında almış kalemi eline hasta tabelasını (hastanede uygulanacak ilaçların günlük yazıldığı resmi(!!) evrak) bir güzel dolduruyordu XY.Ne haddine diyorum.Ah olacaktım ki müfettiş anında bu görüntüden yola çıkarak gerekli işlemleri yapardım bu arkadaş için.Bu senin işin değil canımın içi.Hastanın kullanacağı ilacın kararını alma riskini nasıl alabiliyorsun hele ki meslekte yeniyken..

Tamamdır olmuşsun sen..

Olmuşsun sen de hemşire..

Gün ay ay ay ay dın

6 yorum
Sabah 8:30 gibi işte olmam gerekiyor.Yani kimseden bir ses çıktığı yok ama kimseden ses çıkmıyor diye abartmanın bir anlamı da yok.8:30 gibi kapıdan girsem şöyle salına salına imzamı atsam pek havalı oluyorum.Bu saati geçirdiğimde şöyle bir sağa sola bakıp direkt eczaneye koşuyorum.Ben geldiğimde sorumlu olduğum tek üstüm benim bölgemde çoktan ikamet etmiş olup da çayını içiyor olunca günaydııınnn diye çığırılmıyor haliyle.Günaydın diye mırıldanılıyor.
Bu saatte işte olabilmek için de 7:45 te kalkılınca çok rahat yetişiliyor.Kim sabahları saati kapatıyorsa çok fena kızıyorum artık ona ama.Beni geçtim ruhum bile duymuyor sesi...
Birkaç haftadır bir haller musallat oldu bana.8:10 da, 8:15 te uyanıyorum.İlk ağzımdan çıkan kelimeler de(farklı günlerde) hatırladığım kadarıyla şunlar:
"Haydaa!"
"Ya ne alakası var şimdi!"
"Kız sen manyak mısın?Biraz oynak mısın?" Bunu nerden duydum, neden söyledim hiçbir yorumum yok.
"Tövbe estafurullaaahh." Zihnim açılınca en çok buna güldüm.
"Ulan!"
"Çalmadı yine bu!"
"Koşşş."
Hakikaten ne sebeple bunları söylediğimin bilincinde değilim.Ama çıktı bunlar ağızdan.

Bir Sus! Anla İlk Önce

9 yorum
Bu aralar işteki molalarımı birkaç gün önce işe yeni başlayan diyetisyen bayanla geçiriyorum.Bugün sevgilisinin onu almaya gelmesini beraber beklemek üzere kantine doğru yürürken bir araba arkadaşımın üzerine doğru sürdü.Aman E'cim dikkat et demeye kalmadı çığlıklar eşliğinde yamuk bacak hareketleriyle fıydırdı(adeta fıydırdı evet).
Sinirlenince 185 deli gücü ve cesaretine sahip olan bünyemde saklı gizli kahraman "Süper Tukinyaaaaaa" vücudumdan pörtleyiverdi.Sürücüye doğru sol eline spastikmiş gibi kaldırarak, "Ne yapıyorsun seeeaaaaannnnn!Oooaarrrgggggg" diye haykırdı.Sürücü sırıtınca "Terbiyesiizz!" diye ekledi.
Sonra E'nin "Aaa.İnte sevgilim o benim." demesiyle tekrar gömüldü bedenime S(üper)T(ukinya).Adeta sindi.Benim onu azarlamama fırsat bırakmadan kayboldu ortadan olayın rezilliğini üzerimde bırakarak.
Bir arkadaşın sevgilisiyle tanışma part XXVI yine aynı rezil sonlardan biriyle noktalandı o anda benim için..

Bir Düğünden Hafızada Kalanlar Dialoglar

5 yorum
E:Yanımıza makyaj malzemesi alacağımıza off alsaydık ya..Offf yaa!
Kır düğününde olası sorunlardı bunlar ama E haklıydı.

E:Alın şu telefonlarınızı çantamdan.Çanta kapanmıyor.
İnte:İnsan daha büyük bir çanta alır,ver yaa elimde taşırım ben.
E yine haklıydı.Çünki ben ve G nasıl olsa birimiz çanta alır yanına diye bir diğerimize güvenmiştik.

E:Ebeni yaa!
Çakmağı yakamamıştı esintiden.

İnte:Bir oynak olamadık.
E:Valla yaa üff..
Gecenin sorunlu tipi E gibi görünüyor.

G:T' lara geç gitsek olmaz mı yaa?
İnte:Geç gitsek olmaz da, hiç gitmesek olur.

İnte:G topuğum çamura girdi ulen.
G:Çek çek benim ki de girdi.
Görülen o ki şıkırdak da giyinemiyoruz.

İnte:Bu dj ne ....... (bip var burda) çalıyor.
G:He yaa.Sen olucaktın ki dj.
İnte:Bir cd hazırlayıp verseydik şu gariban .....'ye.

İnte:Dışardan gören aman ne hanım kızlar, pek de kibarlar der bir de konuşmayı duysalar.

E:İnte yaa kimse yemiyor birşey.Ben acıktım.
İnte:Ya boşver.Başlayalım biz.İçmiyor da kimse birşey yalnız.
E:Söyleyelim mi ki garsona?
İnte:Bakar mısınız?

Arkadaşlarımız gelir.Bizden birinin yanında sevgilisi ve sevgilisinin bir arkadaşı.G kendinden gayet emin o "bir arkadaş" dediğim şahısa;
G:Aaaa merhaba!Siz T'nın kocasısınız değil mi?
Çocuk:Hı?
G:Hoşgeldiniz.
İnte:Puhahahhahahhaaa..O değil G sus allasen.

G ve ben topuklarımız toprağa bata çıka fotoğraf çekme telaşındayken;
Bir düğün teyzesi:Kızım çekil, göremiyoruz.(Popomu dürterek.)
İnte:Hı?
G:Haydi gel İnte oturalım en iyisi.
İnte:Dur dur şu masanın önünden çekeyim en iyisi.
Başka bir düğün teyzesi:Çekilir misiniz?
İnte:G yürü yürü kaçalım.
G:Dedim ben sana.
İnte:Arkadaşım evleniyor benim.İki dakika görmesinler bana ne.Çektim ki ben.

Canlarıma sonsuz mutluluklar..

Sepetimde Bebekler

5 yorum
Bisiklete binmek istiyorum.Önünde sepeti olan mor bir bisikletim olsa pek şahane olur.Atarım kendimi dağa bayıra denize..
Durmadan arabasını bir yerlere çarpan, sürten, yollarda kalıp imdat çağrıları yayan, beyaz atletli ve göbekli adamlarla yollarda bekleşekalan arkadaşıma (bugün itibariyle arabası abisi tarafından satıldı.) "bisikletin yok muydu senin?" dedim."Yok, ama bu gidişle arabam satıla satıla elimde ancak bisiklet alacak param kalacak." cevabını aldım.Hemen dedim ki "arkadaşım arkadaşım benim de zaten elimde ancak bisiklet alacak param var.Gel alalım ayağımız yerden kesilsin."
Sonra araya kırmızı emzikli, emziğiyle aynı renk tonunda ayakkabısı olan sevimlilik abidesi birşey girdi.Emziğiyle sırıta sırıta koştu bize doğru.Laf kaynadı gitti.Yanında sarışın yaşıtı.Sarışın yaşıtının suratına bakmadım.Pişmemiş gibi gelir sarışın çocuklar.Bak şimdi bunu buraya yazarken ne kadar pisliksin o da bir çocuk o da bir sevimli birşey diyorum kendime.Ama sevmiş numarası yapmak daha çirkin bir tavır gibi geliyor bana.
Ortaokul arkadaşım da dün doğum yapmış.Hafta sonu onu ziyaret edeyim en iyisi.Bisikletimin sepetine bebeği koyup gezdircem.Annesinin izin vereceğini sanmıyorum gerçi.En iyisi mi bir bisiklet alayım, bir de çocuk..
Ne çıkardım şimdi bu yazıdan.Hiçbir şey..
Her zaman anlamlı birşeyler karalanmaz.Aklımdan geçenleri döktüm bir seferde.Kelime hatası yapmışsam da geriye dönüp düzeltecek değilim..

Türk Blog Yazarları Toplaşıyor

2 yorum
Her ne kadar katılamayacağım(İstanbul'da yaşamamam sebebiyle) bir toplanma olsa da üyesi olduğum ve desteklediğim Türk Blog Yazarları üyeleri İstanbul'da bir buluşma düzenlemişler.07.07.2007 Cumartesi günü saat 16:00 da Taksim Me Gusta restoranına katılmak isteyenleri bekliyorlar.Ben de gideyim blog yazarlarıyla tanışayım, fikir paylaşımında bulunayım, eğleneyim, coşayım, hoptiri hoptiri diyorsanız şu elektronik davetiyeyi cevaplamanızdan başka bir şey yapmanız gerekmiyor.
Yok ben bu ortamı kaçıracağım, her zaman yapabileceğim etkinlikleri cumartesi günü yapmayı seçiyorum diyorsanız da şurdan birşeyler seçebilirsiniz.Siz bilirsiniz..

Yine Yol Göründü İnte'ye

7 yorum
Tebdil-i mekanın fazlası bunaltır.Bir de zoraki gidiliyorsa ömür törpüsüdür.

Abaragandi

8 yorum
10 puan..
10 puan..
10 puan..Bay Meraklı şampiyon.
Şöyle bir düşününce en sevdiğim reklam karakteri seçtim kendisini.Aslında tam olarak reklam karakteri denemez ona.Cenk Koray'la tanıdık ama Vestel reklamlarında da boy göstermişliği oldu diye hatırlıyorum.Bu fırsatla kendisini reklam yıldızı da ilan edebiliriz değil mi?Meraklılara, özleyenlere La Linea :) Yaratıcısı Osvaldo Cavandoli adında İtalyan bir çizer.

Bir diğer hayranı olduğum tip ise şu aralar yüzünü göremediğim salak yumoş ayısının rakibi kirpi.Yumoş ayısını Şeker Kız Candy'ye, kirpiciğimi de aynı çizgi filmdeki kötü kız sanılan Eliza karakterine benzetiyorum.O şekilsiz, sevimli olma hallerine girip de(Candy gibi) kendini gözümde musmundar eden ayının ayağını kayrıdabilecek tek yaratık canım kirpiydi.Anladılar ki ayıdan daha fazla sevilecek, bavulunu eline verdiler garibimin.Yine de benim gönlümde yer etmiştir kendisi."Sıkıldım..Gidiyorum." tribini ondan öğrendim ben.


Nefret, tiksinti, ürperti uyandıran iki tip de bunlar bana göre.Birisi diş macunu kılıklı golfettin(miş adı).Diğeri de pandaların sevimliliğinden nasibini alamamış ev pandası.Marka eleştirisi değil bu.Ürünlerden de bahsetmiyorum.Karakterleri daha bir göz önüne alıp kıyaslama sağlamaya çalışıyorum.Gerçi kıyaslanmaya değer rakip de bulamadım Bay Meraklı ve Kirpi'ye..
Neyse..Sıkıldım.Gidiyorum..

Paylaşımım Geldi

6 yorum
Sık olmasa dahi kendime dair birşeyler paylaşıyorum bildiğiniz üzere.Bugünden itibaren aklıma estikçe, paylaşasım geldikçe müziklerimi (olmazsa olmazım) de dökeyim dedim ortaya.Hissettirdikleriyle, öyküleriyle (anlatabildiğim kadar) katılsın aramıza onlar da.
İlkini üniversite başlangıcımdan bitimine kadar vazgeçmediğim (belki bir tek ben vazgeçmedim) Pilli Bebek'imden seçtim.



Canlı performansları kimine göre tekrardan ibaret olsa da biz yıllar boyu bıkmadık dinlemekten.Garip bir dinleyici kitlesi vardı Pilli Bebek'in(ilk dönemlerinden bahsediyorum).Sadece müzik dinlemek isteyen, etrafta kim var kim yok umursamayan tiplerden oluşan..

Haftada iki gün programları vardı.Biz birbirinden habersiz, tanışık olmayan tipler anlaşmış gibi hep ordaydık.Zamanla selamlaşmaya, hal hatır sormaya başladık.Çıktıkları mekanlar ne kadar salaş olsa da kitle bir o kadar kaliteliydi.Zamanla sayımız azaldı.Teker teker eksildi.Gitme sıklığımız azaldı.Ama bitmedi:)O eski kitleden birkaç yüz gördük mü yine başımızı eğerek de olsa selamlaştık.
Bu parçayı seçmemdeki neden de eskilerden olması.O kaliteli kitleye armağan ediyorum kendi çapımda.Hepsine selam:)

Bir Garip(in) Telefon Görüşmesi

3 yorum
-Buba, buba, buba, buba!
-Nasılsın kızım?
-İyiyim buba.Sen nasılsın? Naptınız bugün?
-Hiç kızım napalım.Kardeşin para istedi acil lazımmış ona para yatırdım.
-Ne acilliği varmış?
-Ayakkabı almış kendine.Ne zaman yatırayım dedim hemen dedi.Dur oğlum bir wc ye gideyim de öyle çıkayım dedim.Yok wc ye gitmeden yatır.Gelince gidersin dedi.
-Ahahahhaha!Neyse alsın bubam alsın.Biz alamadık o alsın.
-Kızım ne biçim söz öyle o.Sana hiç..
-Ben çektim kardeşim çekmesin buba.O rahat yaşasın.
-İnteeeeee..
-Biz yiyemedik o yesin biz giyemedik o giysin buba.Ahahhahaa!Tamam tamam kıcık edeyim dedim seni.
-Sen ne yaptın bugün?
-Ne yapayım bubam yaa.Çok sıcak piştim bugün.
-Kızım açsana klimayı.
-Yok buba açmam.
-Neden?Biz sürekli açıyoruz artık.
-Siz de kapatın bence.Para gidiyor.
-Baba parası harcarken iyi miymiş kızım?
-Baba ne demek istiyorsun sana yük mü oldum ben?
-Yok kızım ne zaman yük oldunuz dedim?
-Tamam buba ben anladım yaa.Aşkolsun.
-Üfff.
-Kikir kikir.
-Ne yiyeceksin akşam?
-Ne bulursam bubam.Gittim 1 ytl ye ot aldım onu yiyeceğim.
-Vah kızııımmm.Sana da yatırayım ben en iyisi.
-Yatırsana hakkaten.1 milyon ytl.
-Oldu.Sen de elin titreyerek mi para harcıyorsun kızım?
-Tamam buba yaaa.Uzatmayın.Siz aramıyorsunuz hiç ben arıyorum hep.Çok yazdı hadi.
-İnteeee!!
-Ahahahhahaahaha..
-Eşek sıpası..
-Öpiyem buba.
Çotttt...Çottt..

Pasparnak

8 yorum
Hazır söz televizyondan açılmışken şu bulaşık makinası deterjanı, parlatıcısı, kirece karşı koruyucusu bilmem nesi reklamlarından da bahsedeyim.
Hangi ev kadını bulaşık makinasının yıkaması bittiğinde bir tane bardak alır da "Vaaayyy cıscıvlak olmuş bu kez.Çok mutluyum.En iyisi mi bir sırıtayım makinamdan altın çıkmışçasına!" der?Ne zaman triinnkk diye ses çıkararak parlar(!) bardak, tava, tencere?
Doldurursun makinayı, yıkar boşaltırsın.Ki bu son derece uyuz olduğum ev işlerinden birisidir.Zaten dizmişim bir ton zahmetle, boşaltacaksın bir de.Sonra tekrar doldur.Öeehh elimde yıkasam daha mutlu olurum.

Çok Sinirliyim Kusura Bakmayın

7 yorum
Başka bir konu hakkında atıp tutacaktım aslında bugün.Ama uzun bir zamandır haberleri izlemeye katlanamayan bünyem engelledi beni.
Artık televizyonu aptal kutusu olarak kullanacağım.Bırakayım ülkeden, dünyadan haberim olmasın.Ya ben hassaslaştım ya da artık yaşanılmaz bir toplumun içerisindeyiz.Katlanamıyorum gündemi takip etmeye.
Neyi merak ediyoruz ki?Kimilerinin seçim öncesi salladığı(ya tutarsa) son bombalamaları mı?Satılmamızı mı?Bitmek bilmeyen terör saçmalığını mı?Gidişata suskun kalamayan birkaç cesur sesin takiplerini mi?Şehit cenazelerindeki zirzop adamların acılı ailelerle gerçekleştirdikleri dialogları mı?
Ben artık kimin hangi bardan kiminle çıktığını izlemeyi tercih edeceğim.Hangi ünlünün alkollü araba kullandığını merak edeceğim.Stüdyo hanımlarıyla birlikte el çırpacağım, şarkı söyleyeceğim.Bırakın aptallaşayım.
Bu kadar acı çekmem...

Pislik İnte

10 yorum
Üniversiteye gittiğim ilk yıl tembelliğimin tavan yaptığı günlerden birinde yurttan okula gitmeye lutfettim.Paralı ya da kartlı otobüslerden kartlı olanın gelme ihtimalini düşünerek oda arkadaşlarıma kartları olup olmadığını sordum.
Bir tanesi "Bende var ama çalışmıyor bu." dedi."Olsun sen ver onu bana, benim işimi görür" diyerek aldım kartı durağa gittim.5 dakika içinde kartlı otobüs geldi,hemen zıpladım.
Kartı makinaya verdim ama işe yaramadı tabii ki.Bir daha denedikten sonra "Aaa, çalışmıyor bu.Bak yaaa" diyerek şoföre baktım.Adam "Bir saniye bakayım karta." diyerek aldı kartı koluna sürtmeye başladı."Şimdi deneyin." dedi, uzattı.Denedim, yok yine olmadı.Tüh ah vah triplerine girdim.Şoför "Siz bunu başka makinada deneyin, bazen makinalardan da kaynaklı olabiliyor.Olmazsa değiştirirsiniz."dedi."E peki şimdi ne yapayım"dedim.Kibar insan bu seferlik geçmemi söyledi.Teşekkür edip munzur bir ifadeyle oturdum hemen.
Ertesi gün elimde aynı kart, aynı saatlerde yine otobüs durağındayım.Otobüs ufukta göründü ve evet benimkiydi.Adımımı attım, süper kartımı makinaya verdim.Yine aynı uyarı sesi."Aaa, çalışmıyor bu" dedim ama dediğim anda kaynar suları beynimin tüm loblarında hissettim.Aynı şoför.Kabus!!
"Bakayım izninizle karta"dedi.İçimden "Ya yok ineyim, atayım kendimi bir kaldırıma, başımı yerlerde sürüyüp kıvılcım çıkarayım" dedim ama uzattım kartı yine de.Aldı kartı, koluna sürttü."Şimdi deneyin" dedi.Dejavu!!!
İşe yaramadı tabii ki bu girişimi yine.Bazen makinalardan kaynaklandığını, başka makinada deneyip olmazsa değiştirmemi ve bu seferlik geçeceğimi söyledi bir gün önceki kibarlığıyla..
Benim bir gün önceki munzur ifademden eser yoktu.İki duraklık kısa görünen yolculuk bana devr-i alem gibi geldi.İndim otobüsten ama ona inmek değil kaçmak denirdi.

Şanslıyız

6 yorum
Doğru sanılan kararların hayatımızda ne gibi büyük yıkımlara sebep olabileceğini bir kez daha gördüm.Şanslı sayılabilecek azınlıktan olduğumu umuyorum.
Dışardan huzurlu görünen kişilerden birinin içindeki büyük kaosu hıçkırarak anlatmasını dinledim.Bir sırrın ağırlığını daha aldım omuzlarıma.
Çok irdelemeyin hayatı.Tiye alın, trajikomikmiş gibi yapın.
Koltuğumuza günün sonunda yığıldığımızda günün değerlendirmesini yaparken gülümseyebileceğimiz akşamlara..

Hom Hom

4 yorum
Beklentilerin alt sınırında 4 gün süren tatil dönüşü yığılmış sorunlarla dolu bir iş günü bitiminde attım kendimi eve.Eve atılmış bedenimi sürükleyip koltuğa fırlattım.Homurdanarak kanalları bir kolaçan edeyim dedim.Spikerlerin büyük kısmıyla selamlaşıp, iyi akşamlar diledikten sonra kulağıma şeker, bal, şapşirik birşey takıldı:

Faydası yoktur gözlerdeki yaşın
Gitmeden evvel iyi düşün taşın
Mutluluğu bulacağım diyorsun ama
Ne zaman
Ne zaman

Bak yine mutsuz senin her bakışın
Gel beni dinle benim yavru kuşum
Unutulsa bile aşklar
Unutulmaz hiç
Anılar
Anılar

Bütün yollar kapalı
Hiç ışık yok uzaklarda
Neden terk etmek istersin
Neden durmuyor zaman

Efekti veriyorum..Doink doink..
Mavi Işıklar söylüyormuş bu şirinlik maskarasını.
Homurdanmak için sebep yok.Dinleyin şu şarkıyı, yapın dediğim efekti..

Kutluyoruz Biz Hala

5 yorum
Bugün migrosta alış verişimizi sonlandırırken zenci gördüm ben.Ne kadar ilginç değil mi?(Öyle bir yazdım ki zenci gördüm biliyor musunuuuuzzz havasında.Neyse!)Yanında da uzun süre Almanya'da yaşayıp Türkiye'ye dönmüş havası sezdiğim bir Türk genci.
Şöyle bir senaryo kurdum:Bu zenci arkadaşımız 80'lerde 23 nisanda birkaç gün için Türk ailesi yanına yerleştirilmiş.Sonra unutulmuş, ailesi de umursamamış durumu..Bizim misafirperver ailemiz de kimse onlardan bunu almaya gelmeyince ses çıkaramamışlar, kalmış Türkiye'de.Ülkede hala birşeyler kutlanıyor sanıyor bu zenci.
Meraba nasılsın desen 23 nisan kutlu olsun diyecek garibim.Öyle bir sırıtarak geziyor ki başka bir açıklaması olamaz bu durumun.

Naber Belediye?

6 yorum
Elektrik faturasının son ödeme tarihinden geç gelmesi üzerine iş dönüşü evimi karanlığa bürünmüş, sinmiş bir halde bulmuştum bir sefer.Bir aydır da evde olmamam sebebiyle dikkatimi çekmemişti faturanın gelmeyişi.Elektrikle ilgilenen aranmadık kurum bırakmadıktan sonra attım kendimi belediyeye(bu arada belediye evimin tam karşısı).Sağolsun sevimli bekçi amcam bir çırpıda sorunumu halletmişti.
Bundan sonra her ihtiyaç halinde kendimi belediyeye atar oldum.Yüz buldum.Bir hafta sonu evden çalışmak için hiç çıkmama kararı aldığımda telefon ve dolayısıyla internet bağlantısı kesiliverdi.Yine ulaşılabilen her yere (alakalı/alakasız) telefon açtıktan sonra soluğu belediyede aldım.Bu kez onlar da bir çözüm bulamadılar.Eve geldiğimde apartmandan kaynaklı olan sorunu çözülmüş buldum.Ortalığı birbirine katan ben değilmişim gibi oturdum tabii.
Geçen hafta eve işten yaptığım yürüyüşlerimin birinde kaldırım kenarındaki ağaçların birkaç saattir sulandığını ve yarıdan çoğunun tabanının havuz kıvamına geldiğini gördüm.Süper tukinyaa.Yine belediyeye.
Bakın şurdan beri yürüyorum da, zaten suyumuzu dikkatli kullanmamız gerekir de,su azalıyor diye bangır bangır bağırıyorlarken bu ne de, bunlar kaç saattir sulanıyorsa gölet oluşmuş diplerinde de v.s v.s...Adamlar çok sabırlı ama takdir ettim.Tamam hanımefendi,haklısınız dedi, telsizle haber verdi hemen..
Bu hafta yine aynı yoldan, aynı ağaç kenarlarından ve aynı sıcakta ağaçların bir an önce büyüyüp gölge yapmasını dileyerek eve gelirken bir baktım yine sulanıyor ağaçcıklar.Psikopat seri cıngarcı teyze edasında diplerini kontrol ettim.Normal geldi durum bana.Belediyeye yan gözle baktım sessizce eve girdim.Sanırım saat 17:00 sularında belediye indirecek kepenkleri bu gidişle..

Dergi.biz Kilo Yapar

5 yorum
Dergi.biz yayıma başladı.İki tatlı bela sayesinde kadroya dahil oldum.Olayı kavramak amacıyla sessizliğimi koruyup takipteydim bugüne kadar.
Özene bezene ilk yazımı hazırladım.Bu blogtaki hiçbir yazıya bu kadar zaman harcamamıştım.Gelin görün ki kader ağlarını örmüş de o ağlara sinek bile takılmış.Yem olmuş gitmiş.Taslak olarak kaydetmeye karar verdiğim yazım enter tuşuna basmamla birlikte bembeyaz bir sayfaya yem oldu gitti.Göz göre göre gitti 1 saatlik emek..
Biraz püskürdükten sonra attım kendimi dışarı.Bilincimi kaybetmiş olsam gerek.Kendimi elimde eklerle tekrar evde buldum.Şu an bir tane ekler sinirime kurban olmuş durumda.Kalan 4 tanesi bizim ne günahımız vardı diyerek bakıyor bana.Acıma duygum falan kalmadı.Yiyeceğim hepsini.

Kutsal Jürilerimiz Varken..

3 yorum
Çocuk sahibi olunca ona hiçbir öğütte bulunmamaya karar verdim.
15inci yaş gününde izlemesi için bir cd hazırlayacağım.Ona öğüt vermeyeceğime söz vererek başlayacağım cd ye.Öğüt verme gafletinde bulunursam beni dinlememesini, birazdan izleyeceklerinden kendisine ders çıkarmasını isteyeceğim.
Sonrasına ise Popstar Türkiye, Popstar Alaturka ve diğer Popstar serilerinin, Ünlüler Sirki, Buzda Dans ve hatırlayamadığım diğer toplumda kültürel patlama sağlayan programlarının jürilerinin şimdiye kadar yaptığı değerlendirme/yorumlarını derleyeceğim çocuğuma.
Ebeveynlerimizin zamanında yoktu bunlar.Nasihat dinlemekten haz etmeyen çocuklar olduğumuz için çok zordu bizleri yetiştirmek.Büyüklerimiz bize kendilerini dinletemedi.Biz de inat ettik umursamamakta.Bu sebepten çok başarılı adımlar atan bir nesil olduğumuzu sanmıyorum.
Şimdi çocuk büyütmek de kolay hayatta başarılı olmak da..

Biri Bana Da Anlatsın

4 yorum
Dün gece evimin önünde bir grup genç toplanmışlar, davullar, zurnalar, halaylar eşliğinde zıplaşıyorlar falan filan..
İlk başta algılayamadım.Balkona çıktım.Elimle noluyor gençler işareti yaptım.Başladılar lay lay lay... şampiyonsun sen bilmem ne.Yok dedim abartıyorsunuz, ne haddime.Bir de bana renk yakıştırmışlar sanırım.Bir grup sarı diye bağırıyor, diğeri lacivert.Yok dedim, ben yarın pembe-beyaz konseptini uygulayacağım.Yok dediler illaki sarı giy, lacivert giy.
Yapmayın etmeyin, komşular çıkacak şimdi dedim.Hararet yapmışsınız siz dedim.Sakinleştiler bir süre sonra.Dağıldı coşmuş kalabalık..

Alo Ben İnte!Alo?

8 yorum
Bugünkü akıllara zarar telefon konuşmamdan bir kuple:
-Ben:İyi günler!.....dan arıyorum, ben inte.
-Yetkili1:İyi günler inte hanım.
-Ben:Az önce kargonuz bize ulaştı fakat bir kalemde bir hata olmuş sanırım.Biz 240 mg parasetamol içeren suppozituvardan istemiştik.Yetişkin dozundan.Bize gelenler 120 mg içermekte..
-Yetkili1:Bir saniye lütfen.
Dırıırıırııı dıırıııırıı nını nııııı la la laaaa..
-Yetkili2:Buyrun
-Ben:İyi günler!......dan arıyorum, ben inte.
-Yetkili2:İyi günler.
-Ben:Bir sorunumuz var yolladığınız ilaçlarla ilgili.Biz 240 mg parasetamol içeren suppozituvardan istemiştik.Yetişkin dozundan.Bize gelenler 120 mg içermekte..
-Yetkili2:Bir saniye bekler misiniz lütfen?
-Ben:!!!!?????++&&&&$$$
-Yetkili3:İyi günler ben bilmem kim.
-İyi günler!!Ben ....dan arıyorum.İnte.
-Yetkili3:Buyrun inte hanım.
-Ben:Başkasına bağlamayacaksanız size anlatabilirim problemi.Yoksa başlamayayım hiç.
-Yetkili3:Buyrun efendim.

Yine aynı cümleleri kurdum.Problemi söyledim.Devamında:

-Ben:İsterseniz doğru ilacı bana yolladığınızda ben gelen kargoyla size elimdekileri yollayayım.
-Yetkili3:Bir saniye bekler misiniz?Kontrol ediyorum.
-Ben:Tabi.
-Yetkili3:Bizden 240 mg parasetamol içereni istemişsiniz.Bunu belirtmişsiniz evet.Bir saniye bizim yolladığımızı kontrol ediyorum.
-Ben:Evet.
-Yetkili3:Bizim yolladığımız 120 mg içeriyor.Bir hata olmuş.İrsaliyede ne görünüyor?
-Ben:Yedim irsaliyeyi.(yok söylemedim bunu)
-Ben:İrsaliye de hatalı doğal olarak.Bakın bize doğruyu yolladığınız anda ben şu an elimde olan ilacı size aynen yollarım.
-Yetkili3:Şöyle yapalım o zaman.Ben hemen yarın sizin ilacınızı burdan çıkarıyorum.Siz kargoyu aldığınızda bize elinizdekini yollarsınız.Olur mu efendim?
-Ben:Sen çok yaratıcı bir zekaya sahipsin cicim.Dansedelim mi?(Bunu da söylemedim)
-Ben:Tamam öyle yapalım.İyi günler.
-Yetkili3:İyi günler.

Ben bunu hakedicek hiçbirşey yapmadım.İnanın..

Aslında Gülmek İstemedik

2 yorum
Her hissi bünyede taşımalı insan.Bunlardan en temeli bence korkudur.Bir dönemim korkusuz, tepkisiz geçti.Oeeeh ben korkusuz yaşarım gibi birşey değildi bu.Farkında değildim olayın.Bunun ne kadar zararlı olduğunu bir andaki yaşanan korku patlamasıyla anladım.
Gerilim, korku türünde filmler izlerken en ufak bir mimik değişmesi olmazdı.Kalpte en ufak bir ritim değişimi hissetmezdim.Öyle izler dururdum.Koma haliymiş meğer..
Kaldırımdan inerken ayağım tökezlese 15 sn sonra ahh derdim.E komik oluyor tabi bu durum.
Bu tepki ve korku fışkırması şeytanın yeniden düzenlenmiş önümüze sunulmuş halini izledikten sonra oldu.Filmi tüm salon (abartmıyorum) kahkahalarla izledik.Filmi izleyenler bir anda yumak olduk.Herkes birbirinin kankası oldu.En arkadan en öne bağırışmalarla güle oynaya bir seyir gerçekleştirdik.Aradan sonra salona girişte bir grup gencin böö! leriyle karşılandık.
İçerde böyle gülüp oynarken bana ne olduysa bir buçuk yıl kadar korku filmi izleyemedim.Sonra yavaş yavaş kendimi alıştırdım.
Diğer seyircilere de ulaşıp araştırmak lazım.Hepimiz lanetlenmiş olabiliriz.Yapmamalıydık öyle zirzopluklar içeride.Filmimizi izleyip her aklı başında insan gibi çıkıp gitmeliydik.Sen misin şeytanı izlerken kahkahalar atan.Kız orda tepetaklak merdivenlerden iniyor.Azap içerisinde.Kafasında bir ters dönmeler bir şeyler.
Hata ettik hata..Al işte böyle lanetlenirsin..

Steril Pamuk

0 yorum

İşte ben tam şöyle birşey istiyorum.İsmi bile hazır.İsim babası isim babam..Yani babam.Steril pamuk olcakmış püsükün ismi.Eczacı kedisinin ismi böyle olurmuş.Almamı hala istemiyor ama alınca benden daha fazla seveceğini biliyorum.Yoksa ismini şimdiden koyar mıydı?

Suskun İnte

6 yorum
Huysuzken birşeyler karalanmaz.İlerde yazılanları görüp de ne gereği vardı bunlara denmemesi için kendini sevimsiz hissettiğinde susacaksın.
En fazla bu kadar yazacaksın.
Piksiniyorum.

Altın Günü

0 yorum
İşten gelmişsin, bacakların eve çekiyor seni, dizlerin kontrolsüzce bükülüyor, gözün komşunun kapı önüne ilişiyor.Birsürü ayakkabı.Şıkıdım bayan ayakkabıları.Sonra komşu kapısı açılıyor.
-İnte:Hayırdır ne oluyor içerde?
-Komşu:Günüm var gel.
-İnte::S
-Komşu:Gel gel.
-İnte:Yok yorgunum, kursa da uğradım çok yoruldum.Karnım aç yemek yiyeceğim.
-Komşu:E dur o zaman ben sana bir tabak hazırlayayım.
-İnte iç ses:Oleeeyy pastaaaaaaaa!
-İnte:Ik mık tamam ama zahmet olmasın.
-İnte iç ses::P
-Komşu:Dur dur.
Bu esnada meraklı güncü teyzelerden biri kapıda belirir.Boleromun örgüsüne mi bakılcakmış bilmem neymiş.Tabağa karşılık bolero verilir.Olsun değer.
Tüm komşularımı altın günü yapmaya teşvik edeceğim.Kapı zillerinin çalmasını bekleyip o esnada kapının önünden geçiyor falan olacağım.
Yaşasın altın günleri..Yaşasın pasta tabakları..

Hooopp Mim İki

0 yorum
Dikkat dikkat Autocad Günlüğü yeni bir mim dalgası başlatmıştır.Bu mim hareketini bana paslayan Goddess Artemis sayesinde bu elim sendeye ben de dahil oldum.
Ancak Goddess Artemis'in yazısında değindiği çoğu zaman Afrika'daki yerlileri kendime yakın hissettiğimi belirtmeden geçemeyeceğim.Teknoloji faaliyetlerinde en sevdiğim şey hiç anlamadığım kelimelerin geçtiği sorulara Bill Gates edasıyla yaklaşıp elimden geldiğince karşımdakinin dikkatini dağıtmadan dinlemesini sağlayarak saçmalamak:)Ancak cümlelerimin bitiminde karşımdaki olaydan ne kadar bihaber olduğumu anlayabiliyor.Ama bunu da süper güçlerimin bana getirdiği bir yeti olarak görüyorum.Öyle değil de ne?
Kanımın ısındığı teknoloji ürünlerinden biri şu an kimin ürettiğini hatırlayamadığım tozdan, kirden, püsürden, polenden arındıran duşvari bir cihaz.
Bir diğeri daha önce bahsettiğim uçan çalar saat:) Bir de bir de biguda gördüğüm arkadaki arabaya mesaj yazmamızı sağlayan sistem:)(tüm linkleri kısa zamanda vereceğim.)
Kanımın ısınmadığı zımbırtılar geldi aklıma düşünürken.Hemen yeni bir mim akımı başlamadan onları sıralayayım.İşte kullanmak zorunda olduğumuz her adımda başımı o duvardan öbür duvara vurduran ve her güncellenmesi sadece gereksiz renk değişimlerinden ibaret olan aptal program(yazılım firmasını belirtmeyeyim şimdi).Bir diğeri robot meslektaşım.Allah tan kullanımda değil henüz.Diplomam ziyan olacak.
Şık bir çalımla ben de internetiste , onkasıma ve Hüseyin Alkan'a pas atıyorum..

Just Keep Swimming

0 yorum
Unuttum ne yazacağımı.
Bugün dorrylik damarım tuttu.Ama neleri unuttuğumu hatırlıyorum.Yani umarım hatırlıyorumdur.İlk önce güneş gözlüğümü unuttum devlet memuru masasında.Merdivenlerde farkedip ivmemi artırarak geri döndüm.Gözlüğümü kurtardım.
Az önce günlük blog ziyaretlerimi yaptım.Bir yorum yazacaktım ki sayfa açılana kadar ne yazacağımı unuttum(yavaş açılmadı).
Kardeşini market dönüşü dışarıda unutan, birini aramaya teşebbüs edip karşı tarafın telefonu çalarken kimi aradığını düşünen, ışıkları açıp perdeyi çektiğini sanıp odaya döndüğünde perdenin yarısı çekilmiş yarısı açık bulan birinin ne yazacağını unutması çok da problem değildir bana göre..

Sarı Sana Çok Yakışır

5 yorum
Benden zeki insanlara şimdiye kadar yaşattığım işkence için özür dilerim.
Bu özrün sebebi de gün boyunca kıt zihniyetlere birşeyler anlatmaya çalışmam.Eğitimsiz insanlardan bahsetmiyorum.Daha 30 una gelmeden beynini yeni bilgiye kapatan çürükçül organizmalardan bahsediyorum.
Bunların iddialaşan türleri en çekilmez olanı.Bu kez haklısınız cümlesini duyacağım insanı alnından öpeceğim.Öpmeyecek olsam da bu hislerle dolaşıyorum bugünlerde.Bir de sürekli çalan telefon.Sen bari sus yüce makina..Bir sus..Söz seni de öpeceğim..

Adımım Olay

4 yorum
Yavaş yavaş bir mutanta dönüşeceğim günün hayaliyle yaşıyordum.Sanırım bu dönüşüm başladı.Özelliklerim daha tam oturmadı yerine tabi ki.Şu an ayaklı felaket yetisine sahibim.Her mutant süper kahraman olmadan önce benim yaşadığım zorlukları yaşamadı mı?Ne demiş Ben amca "Büyük güçler büyük sorumluluk getirir evlat."Ben bu sorumluluklarımın farkına varma aşamasındayım.Bu arada kol kası falan da yapmam lazım tabi..
Off of zor işler bunlar.İsim bulmam lazım kendime.Kostüm var bir de..
Fikirlere açığım isim ve kostüm konusunda.Ama bütün süper güçlerimi açıklamamı beklemeyin benden.Gizem de olsun biraz..

Bloglar Bahar Sendromunda

4 yorum
Nereye gitsem kime uğrasam bir durgunluktur almış başını gidiyor bloglar arasında.Bloglar mevsim değişikliğine yenik düştü.Hava muhalefeti nedeniyle durağanlaştılar.
Bloglardaki genel konu bir kaçış isteği, bıkkınlık hali, bezginlik, yorgunluk.Ya da bunlardan hiçbiri.En son yazıları birkaç hafta önce yazılmış.
Kaçmayın bir yerlere sabredin.Şu geçişi bir atlatalım kendimize geleceğiz.Silkinin blog yazarları.Gidin bir duş alın.Çalkalanın gelin.Bekliyorum.

Pinek İnte

0 yorum
İçimden diyorum ki ben "bırakın, yatacağım bütün gün, tv izleyeceğim, cnbc-e komasına gireceğim, sadece mısır patlatmak için kalkacağım yerimden, bir de arada pc ye bakacağım, kahve yapacağım, müzik dinleyeceğim, yorganı başıma kadar çekip mırlayacağım."
Dışımdan diyemedim bir türlü bunu.Birisini işim var evde diye oyalayabilmişken kapı çaldı.Ne vaaaaaaaaarrrrrrrrr dedim içimden.Dışımdan sessiz kaldım.Hadi gel dedi.Defol git dedim(içimden).İşim var diye kekeledim.Israra yenik düştüm.Gittim.
Depresyona falan girmiş değilim ama inandıramadım kimseyi canımın yalnızlık çektiğine.Evde pinekleme özgürlüğüm elimden alındı bugün.Yeterince cümle kurmuşum bu hafta içi.Hafta sonu kendi kendime konuşasım (hatta kendimle bile konuşmak istemeyişim) olamaz mı? İnsan evde tek oturuyorsa bu illa ki sıkılıyor anlamına gelmez.Bu bilinci aşılayamadım çevremdeki insanlara.Birlik olalım gelin anlatalım şunu insanlara.

Yayayım Ben

0 yorum
Karşıdan karşıya geçeceksem gelen aracın gideceği yönü bilmek isterim.İşte zamanında sürücülerin (şoför sadece ticari anlamda sürücülük yapanlara deniyormuş) ne yöne gideceğini göstermek için sinyal denen bir hadise bulunmuş.Bunu kullanıp kullanmamak zamanımız sürücülerinin keyfine bırakılmış.Araba ve içindekiler görüş alanıma girdiği andan itibaren tahminlerime başlıyorum.
"Vücudunu sağa yatırıp sol eliyle direksiyonu çevirecek gibi duruyor bu.Sağa dönecek..evet evet.."
"Sağa yanaştı gibi, sola bakıyor.Soldan geleni mi kontrol ediyor?Düz mü gidecek?..Sağa döndü tamam.."
"Sol gözünü kırptı, sağ kaşını kaldırdı, dikiz aynasını kontrol etti..Düz gidecek..evet..aa park etti."
"Yalnız çok şık bir U oldu bu."
Bazen kendimi tutamıyorum penceresi açıksa önümden geçerken "sinyal ver sinyaaaaall" diye püskürüyorum.
Birgün ya çok yanlış bir tahminle inte pestili haline geleceğim.Ya da çemkirmeme sinirlenen asabi bir sürücü tarafından pataklanacağım.

Anma

0 yorum
Pazar günü istiklal marşıyla uyandım.Trt kapanışı uyku açılışı..Tabi ki biraz algılama problemi yaşadım.Sonra zınk etti bir anda beyin.Fırladım töreni izlemeye koştum.Neye dayanarak seçildiğini anlayamadım bir adet sunucu (asker) bir jandarmayı kürsüye çağırdı.Şiirine başladığı anda herşey normal gidiyordu.Derken garibimin bi anda sesi çatladı, fırladı, patladı birşeyler oldu.İlkokul müsamerelerine döndü bir anda olay.Şiirin duygusallaştırması gerektiği yerde beni aldı bir kahkaha.O anda törende değil de evde olduğum için şanslıydım sanırım.
Yanlış anlaşılmaya sebep vermek istemem.O bakımdan kendimi elimden geldiğince ifade etmeye çalışacağım.18 Mart gibi bizim için önemli günler kesinlikle anılmalı..törenler yapılmalı..hatırlanmalı ama bu törenlerin işleyişi birazcık değişmemeli mi?Ben kendimi bildim bileliyi geçtim artık büyüklerim de kendilerini bildi bileli hep aynı şekilde gelişen törenler bizi ne kadar yansıtıyor? Mutlaka uyulması gereken belirli protokoller vardır.Bilmediğim noktada burnumu sokmam konuya.Ama penceremden izlediğim manzara beni güldürdü inanın.Nasıl törenler ne gibi organizasyonlar yapılabilir şu an için hiçbir fikrim yok ama bu şekilde olmamalı sanki.Çoğunluğu bilemem ama beni yansıtan bir anma, saygı değil bu.

Mini Mini Mimler

5 yorum
Bloglar arası paslaşma, atıp tutma hareketi olan mimlemek bir devlet kuşu edasında ya da başımıza herhangi bir kuşun bıraktığı şans paketi(ürik asit ihtiva eden) havasında nahnulardan kalkıp buralara kadar şu yolu izleyip internetizmden şık bir çalımla bu noktaya kadar gelmiştir.
Blog kritizasyonu benim ne haddime diye hımflayarak bir nefeste saçmalamak elimden gelen.İnternetisti(namı diğer Özhan) tamamen tanıdığımda ne kendisinden ne de ürettiklerinden kolay uzaklaşamayacağımı farketmek için çok geçti.Zira kimi zaman insanı hayrete düşüren bir yaratıcılığı vardır.Samimiyeti vazgeçilmezdir.Tek dezavantajı yaratıcılığının sınırlarını zorlamakta üşengeçliğine yenik düşmesidir.
Şimdiye kadar kaç bloga günlerini ayırıp hunharca saldırılara maruz kaldığını ne ben ne de kendisi bilir.Bu saldırıların anlamını çözememiş olsam da gülmekten kendimi alamıyorum Özhan'cığım..Afedersin:)
Şu an ki henüz baltalanmamış(!:)!) hareketi olan internetizm özellikle temasıyla sevdiğim bloglar arasında.Blogunun sade görüntüsü ve içeriği gittikçe gün içindeki kapısını aşındırma sayımı arttırıyor.Sohbetlerinde düşünmeden, şuursuzca attığım kahkahalarla boğulmama sebep olan internetist bey hazretleri(kendisine böyle hitap edilmesinden hoşlanıyor) internetizm hareketinde süper kahraman tavrıyla nasıl hızla ciddiyet kostümünü giyebildiğini gösterdi bana..bize..Sevgiler..Öperim..Yeter..İnte kulun..

OoOOooo..Portakalı soydum..
Oyuncak bebekim söz sende..
Bir de pislik yapıyorum..Ne yapayım nazım geçiyor:) çekirge ..ehhehhe..
Ve son kurbanım freelancer ..
Mimleyiniz..



Evcil Fil

0 yorum


İzlenen bir filmin etkisinde kalınır muhakkak..Ben izlediğim belgesellerin de etkisinde kalıyormuşum.Şöyle bir anımla açıklayacağım şimdi bu durumu:İlkokul çağlarımdayken ailecek izlenen penguenleri anlatan bir belgeselden o kadar çok etkilenmiştim ki bir iki gün annem ve babamın başının etini yemiştim.Evde penguen besleme isteğimdi bu baş eti yeme sebebim.Babamın açıklamaları bana mantıklı gelmeye başladıktan sonra eylemlerime son vermiştim.Sonuçta tabi ki bir penguen sahibi olamadım ama ileriye dönük hayallerimde bu hala vardır.Bu istek demek ki bana hala gerçekleşebilir gibi geliyor ki bu hayali şu anda da yaşatıyorum.
İkinci belgesel sonrası heyecanım da hüsranla sonuçlanmıştı malesef.Fil belgeseli sonrasında da tuturmuştum yavru bir fil alıp beslemek konusunda.İki hafta kadar sürdüğünü hatırlıyorum bu durumun.Zavallı babacığımın bana binbir sebep sunduğunu hatırlıyorum.Bıkmadan evde fil bakımının imkansızlığını anlatmaya çalışmıştı bana.Fil hevesim de kursağımda kaldı böylelikle.Bu hayalim o yaşımda son buldu.Penguen hayalim gibi hala yaşamıyor.Olmaz ki evde fil ne işi var..Olur mu ki?..

16 lık Ucubeler

0 yorum
"My Super Sweet 16, en önemli doğum günü partilerine hazırlanan "teenager" ların sürprizlerle dolu hazırlık süreçlerinin perde arkasını, yaşanan tüm heyecan ve dramı ekrana getiriyor. Her bölümde farklı bir karakterin hazırlık sürecini izleyeceğimiz programda, hayatlarının en önemli tecrübelerinden biri için hazırlanan gençlere ailelerin cömertçe destek verdiğine tanık olacağız." şeklinde tanıtılmış Mtv Türkiye'de bu program.
Geçen gün izledim bu bizden milyonlarca ışık yılı uzakta olan programı.Popstarlar bile bana daha anlamlı geldi.16 sına girecek olan bütün çirkin kızların elbiselerinin yırtmacını az bulmalarından dolayı girdikleri ağlama krizlerini anlatan bir saçmalığın daniskası kendileri.Bu gösterimi de heyecanlı ve dramatik bulmuş Mtv.Dramatik evet ama bizim için dramatik.Ne bana ne de çevremdeki insanlara Cherokee'ler alınmadı.Asıl dramatik olan budur.Alınmaması değil tabi ki..Toplumumuzdaki %90 lık kısma yapılan bu tiye alma olayıdır.
Ailelerinin cömertçe destek olması..Evet..Gidin yaa..
Düğün tv var bir de.My süper sweet 16 in antidotu kendileri..

Klostrofobi

2 yorum
Bir yerde kapalı kalmak değil ne zaman çıkacağını bilmemek asıl işkence.Bugün ki tecrübem ve Old Boy seyrimden sonra bunu anladım.
Yarım saat kadar odamda kilitli kaldım.5 saat odada kalacaksın deseler tamam derim.Sebep mantıklı olduktan sonra neden kalmayayım:) Ama kapının ne zaman açılacağını bilmeden kapatılmak ya da kapalı kalmak felaket bir his..miş.15 yıl boyunca duvarı kazıp yağmuru hisseden old boyun duygularını 30 dakikada kavradım.Old boy kendini geliştirirken bense şu faaliyetlerde bulundum:Babamı aradım.Panik yarattım.Klostrofobimi keşfettim.Babamı aradım.Balkona açılan diğer odanın penceresinin camını kırmayı düşündüm.Arkadaşıma mesaj attım.Anahtarı tutup çevirmeye çalıştığım havluyu yerden yere fırlattım.Babamı aradım.Son verilen komutları yerine getirip çıkmayı başardım.Çıktığımda evin her metre karesinden kırk kez geçtim.Babamı aradım.Su içtim.Güldüm..

Çaldırsam..

0 yorum
Herhangi bir şeyi kaybedince aklımdan ilk geçen eylem çaldırmak oluyor.Terliğimin tekini, anahtarımı, çakmağımı, cüzdanımı, küpemi çoğu kez çaldırmayı deneme fikrine kapıldım.Sık kullanılanları birbirine bağlayıp çıkmayı düşünüyorum dışarı.İpin ucunu çaldırıp kapatma girişiminde bulunma fikrinden korkuyorum yalnız.

Çok Konuşaklıyım..

2 yorum
Bugün öğleden sonraya kadar yapmam gereken bütün işleri bitirip ekstraları bekledim.Ekstra bir iş çıkması için hiç bu kadar istekli olmamıştım sanırım.Bir hasta, yakını ve bir velet girdiler içeri.Eğlencem ayağıma kadar geldi.Yapmam gereken kısmı hallettikten sonra bir takım eksiklerini tamamlaması için hastayı yönlendirdim.
Bu esnada benim yanımda beklemek istedi diğer kadın ve çocuk:)Çocuktan afacanlık fışkırıyor.Annesinin arkasından gizli gizli bakmalar, direkt bakıp gözünü kaçırmalar..Böyle sıpalar için sakladığım sakızlardan birini verdim.Annesi teşekkür etmesini söyledi her zaman ki gibi.Benim için gerekli olmadığı halde bana bir teşekkür borçlu olduğunu söledim çocuğa.Hala aynı zirzoplukları sürdürmeye devam etti.Bu esnada annesi girdi aramıza.İletişimimiz asılı kaldı çocukla."Aslında çok konuşaklıdır."dedi.İlk kez duydum bu kelimeyi ve bayıldım.Nasıl sevimli bir kelimedir o?Kelime dağarcığıma yepyeni ve tam benlik bir kelime eklendi.
Konuşaklıyım, konuşaklısın, konuşaklı..
Konuşaklıyız, konuşaklısınız, konuşaklılar..eheheh..Çok eğlenceli..

Kâbus

2 yorum

Sarıp sarmalayıp mıncıklayamadığım bir arkadaşımla olan hasretimi çoğu zaman sessizce giderdiğim tek adres olan vebihamdik yokmuş artık..
Birlikteyken sürekli konuştuğum anlar için şimdi üzülüyorum.Ağzından çıkan her kelimeyi özleyeceğim bu günleri düşünerek susup estayı dinleseymişim keşke.Pöheü!
Daha az konuşup daha çok dinlemek lazım.İleride yaşanacak özlemi azaltmak için..Akılda daha çok hatırlanacak kelime kalması için..

Duygusallaştım farkındayım..

3 Kulaklı Adamlar

2 yorum
Sen hiç gördün mü üç kulaklı bir adam şarkısı eşliğinde bir reklam dinledim az önce..Korku filmi müziği gibiydi.Korku filmlerinde çocuklara söyletilen şarkılar hep bu hisse kapılmamıza sebep diye düşündüm.Ama aslında şarkı hakikaten ürkütücü. Bu ve bunun gibi şarkılarla büyüttüler bizi.Paranoyak bi nesiliz işte.Arap kızı niye camdan bakıyor ki?Psikopatça bakıyordur o kız tahminimce.Mini mini bir kuş pencerene konuyor.İçeriye alıyorsun.Sebebe bak cik cik cik cik ötsün diye.Bir kuşu cik cik ötsün diye içeri alan çocuk 5 dakika sonra sıkılıp yolar o kuşun kanatlarını.Benim gözümün önüne başka bir sahne gelmiyor.Bir köprüde karşılaşan iki inatçı keçinin akıbeti ne olabilir ki?Ha ha hay kısmında gizli sonuç tahminimce.
Dinletmeyeceğim çocuğuma çocuk şarkıları.Ebeveynlerimiz manyak olmalı..