İdeal Kız Kısmısı

8 yorum
-Nerde okuyosun kızım?
-İngilizce öğretmenliği.
-Aman iyi iyi evladım.Bayan için en ideali öğretmenlik.Aferin kızım.

-Ne olacaksın sen yavrum?
-Eczacı olacağım.
-Aman çok iyi çok iyi yavrum.Bayan için en iyisi bir öğretmenlik bir de eczacılık.

Sebep:Kıçını kırıp evinde oturması en muhtemel meslektir bunlar halk gözünde.Hem para getirir hem ev işlerine, çoluğuna çocuğuna zamanı kalır.İnek ya bu.Etinden, sütünden, gücünden faydalanmak lazım.
Genç yaşta sadece evinde otursan.Ne iş yaparsın sorusuna cevabın ev kızı, ev hanımı, evde otururum olduğunda; "Hııı!" der dudak büzerler.Neden? Herşeyin hakkından geliyorsun ama para getirmiyorsun.Yani -1 sin baştan.Böreğin iyiyse +1.Puan sistemi farklı biraz.Merak eden olursa derecelendirmeyi uydururum bir ara.
Allah müstehakını versin bu mantığın.Di mi blog?

Sakinimsilik Felsefesi

4 yorum
Nasıl bir telaş içerisinde olduğumdan bir yazı öncesinde bahsetmiştim.Şu anda telaş sonrası rehavet hallerindeyim.Atlatmış değilim henüz hiçbir şeyi ama bir ferahlık, bir vurdumduymazlık hakim oldu ki bana bilemezsiniz.Bizim birim dışındakiler için sinir bozucu bir halde de olabilirim ama açıkçası bunu da pek umursamıyorum.Bizim ekip mutlu görünüyor bu halimden.Sanırım onlar da yeterince gerilmiş olacaklar ki ufak bir sözümle kahkahalar patlatır hale geldiler.Cümleten delirdik.
Nedir ki milletçe bizi bu kadar geren şey? Hamster gibiyiz.Topluca olduğumuz yerde koşup duruyoruz.Okurken gerilim, çalışırken gerilim, dururken bile gerilim var."Duruyorsun olum" desen gerilecek adam, "abi durmamam lazımdı ben nasıl dururum" edasında.Ev hanımının telaşı akşama yemek yetiştirmek.O akşam da aç yatılabilme gibi bir ihtimal değerlendirilmiyor.İmkansız, yemek yetişmeli.
Telaş halinden sıyrılmanın yolunu buldu halbuki Umut Sarıkaya çoktan.Kendime hatırlatırım bu durumu ara ara.

Ara ara anons yapacağım çalışanlara:
Hastalarımızın ve hastane personelinin dikkatine!!
Ne hastalık biter ne hasta ne de iş
Panik yapmanıza gerek yok
Hepiniz sakin olun
Gelin kantinde birer çay içelim
Olmadı Monta Sıçalımmmmmm..
Haydeeee
Tey tey teyy tey

Kızılcık Spası

6 yorum
Bizlere garip haklar verilmiş.Çoğumuz bir kısmından habersizken lüzumsuz vatandaşlar bunları tüpte çokomelin dibini emer gibi sonuna kadar sömürüyor.
İnsan Hakları, Hasta Hakları, Tüketici Hakları...
Hakkımızı ararız aramasına da çoğu zaman gerek görmeyiz şikayette bulunmaya, konunun üzerine gitmeye.Ha ben genelde tembelliğimden harekete geçmiyorumdur ama çok pis çirkefleşedebilirim o da ayrı.O anki ruh halime bağlı.
Haksızlığa uğramış nice insanımız sesini ya kibarlığından ya da cahilliğinden çıkaramazken onların başvuru haklarını lüzumsuz kullanan insanlar hayrete düşürebiliyor beni.
Acil servise gelip, kendisiyle belki de haddinden fazla ilgilenilen şirret bayanımız kendisine uygulanacak ilaç anlatılıp yapıldıktan sonra gidip hamile olmadığı halde "Hamile olma ihtimalim düşünülmedi" diye acil ekibini şikayet edebiliyor.
Bu da bir istismar değil midir?

Telaş

0 yorum
Blog dirildi ama sessizliğe ulaşması çabuk oldu demeyin..O kadar çok düşünüyor ve konuşuyoruz ki bu aralar aslında.Tek eksiğimiz bu konuştuklarımızı sizlerle paylaşmak..
İş hayatımın en telaşlı, en yorucu, en stresli dönemini yaşıyorum bu hafta başladığından beri..Pazartesi komşu hastane eczacısından aldığım haberle bayram dönüşü teftiş geçireceğimizi öğrendim.Adım adım müfettişin gezdiği hastanelerden haberler alıyor ve sürekli çalışıyorum.Bugün evime en erken geldiğim gün.Ve ilk dinlenme fırsatımda paylaşımda bulunmak istedim.
Teftiş olayından bir korkum yok, gayet rahatım ama endişe ettiğim tek durum titizlenerek yaptığım işlerden herhangi birinden benden kaynaklanmayan sebeplerden ötürü bir sorun çıkabilecek olması.Bunun yaşanmaması için her durumu kontrol edip gözden geçirmem gerekiyor.
Salı gününden itibaren her günün cuma olduğu hissine kapılacak kadar yoruldum.Spontan bir hareketim esnasında çok sık es verir hale geldim.Konuşurken 3 saniye kadar duraksayabiliyor, yürürken sağa ya da sola seyirtebiliyorum.
Bayram sonrası ve yıl sonuna yakın gelecek olması bizler açısından pek iyi olmadı.Anlamadığım bu tarafa neden bu mevsimde geldikleri.Tatili de aradan çıkarmak için genelde yaza yakın ya da yaz sonu gelirlerdi.Geldiğinde "Hasta mısın müfettiş?, şimdi git mayıs sonu gel ulen!" deme fantezisi kuruyorum.İlaç/tıbbi malzemeden rastgele 5'ini seçip saydıracak bana.Bana! Gözüm yemezse "Yiyosa sen say uleeenn.Yürü git manyaa bak!" şeklinde yaklaşımlarda da bulunabilirim.Zaten son 1 haftadır önceden yaptığım yetmezmiş gibi elime geçeni sayıp miad kontrolü yapıyorum.Bu zaten meslek icabı oturmuş bir reflekstir bende.Daha adama/kadına söylemeyi planladığım çok şey var ama şu teftişi atlattıktan sonra paylaşayım gerisini:)
Bu mesele stresimin %10 luk kısmı bile değil.Geriye kalan kısım kardeşimin askere gidecek olması.Nereye gideceği ne olarak gideceği 10'unda belli olacak ve bundan kaynaklı bir gerginlik durumu var hepimizde.Tüm dualarım sağlıklı huzurlu gidip aynı şekilde dönmesi için...

Dip not:Yazamazsam şimdiden hepinize mutlu bayramlar..

Hayal Meyal

0 yorum
Azken daha özmüş..

Kozmik Yaşam

5 yorum
Şimdi herşeyi daha iyi anlıyorum.Aydınlandım a dostlar.Neyin sayesinde olduğunu duyunca şaşıracaksınız:Ana Haber Bülten'i sayesinde aydınlandım bu akşam.
Siyasetten bahseden bir blogger olmadığım halde bugün biraz tiye alacağım.Dün yemek esnasında gülmekten boğulmama sebep olan cümleleri sarfeden hemşerimin şimdiye kadar sarfettiği traji komik cümlelerinin nedenini bugün yine aynı saatlerde öğrendim ve bir ışık hüzmesiyle parladım.Koltuktan havalandığımı hissettim.
Bugüne kadar nice filmlere konu olan kozmik ışınlara maruziyetimiz sonunda gerçekleşmiş.Meğer atmasyon kelimelerden ibaret değilmiş bu senaryolar.Ciddi ciddi başımıza gelecekmiş günün birinde.Ha bu sevindirici bir olay değil belki ama aydınlanışımın sebebi olduğundandır bu sevinç ve heyecanım.
Şimdiye kadar beni hayrete düşünen siyaset adamı hemşerimin aslında bir suçu yokmuş.Her tutumunun sebebini ben bu kozmik ışınlara bağladım.Adam kozmik ışınlara maruz kalıyormuş.Kim bilir ne zamandır? Sanırım siyasetten elini eteğini çekmekten vazgeçtiğinden beri..
Sebebini bilmeden gülüyordum ben de..

Diriliş

14 yorum
Blogu dürttüm..
Kızdım yahu..Duruyor öyle mal gibi."Sen beni terkedemezsin, ben olmazsam sen olmazdın, seni doğuracağıma taş doğursaydım." dedim.Baktım büzdü dudaklarını.İnsan kıyamıyor yine de biliyor musunuz, bastım bağrıma:"Yavruuummm ben seni üzmek istemedim, silkin kendine gel istedim, seni harekete geçirmek için söyledim o sözleri" dedim."Aaa du bakıym ateşin mi var senin?" dedim."Yok, maviden sıkıldım, kendimi sıkarsam rengim değişir diye düşünüyorum" dedi."Salak sen blogsun, seni ben konuşturuyorum." dedim.Kaldı öyle.
Sonra yine vicdan yaptım."Ben seni S(üper) T(ukinya)'nın hışmından korumak istiyorum aslında." dedim."O seni böyle görürse, süpersonik cimcik parmaklarını devreye sokar ve yok eder." dedim.
ST görmeden harekete geçmemiz gerekiyordu.Hemen blogger tema takımını çağırdım ve dikkat çekmeyecek, kendi halinde ve aklı başında bir şekil şemal belirleyip Sakinimsi'yi kuşandırdık.Bir ST saldırısını daha bloke etmenin verdiği sevinçle önümüzdeki maceraların heyecanını saklamaya çalışarak şu şarkıyı mırıldandık:
Haydi zıpla haydi zıpla
Haydiiiiiiiiii
Tam zamanı tam zamanı
Şimdiiiii...

Bir Teşekkür

6 yorum
Hediye almaktan; hem de sıradan bi günde (ki böylesi çok daha hatrı sayılır bir durumdur) hediye almaktan mutlu olmayacak insan yoktur.Hele ki bu hediye yaklaşık 800 km uzaktan, tanışıklık olmadığı halde sizi anlayıp zevkinizi, tarzınızı tahmin eden birinden geliyorsa bu incelik karşısında ne yapacağınızı şaşırırsınız.
Hava değişimiyle birlikte evde film seanslarımı arttırmışken sanki durumdan haberdarmış gibi yetişti Artemis'in seçimleri:) Yakın zamanda bahsettiği sevildiğini bilmek duygusunu hissettirdi ta nerelerden.























Kiki's Delivery Service ilk seçimim oldu.İnanılmaz keyifliydi.Jiji'yi yeni favori karakterim ilan ettim:) Sırada Princess Mononoke var.
Dahası var:) The Mummy ve The Mummy Returns.Artemis farkında değil ama özellikle bu seçimlerine babam da en az benim kadar bayılacak:)

Hayalimdeki Mim

10 yorum
Hala yazmak aklımdan geçmiyordu ki bir mimle Artemis hanımcığım öyle bir çırptılar ki beni yazmak farz oldu.Silkinmek kelimesini kullanmıyorum çırpıldım halı gibi.
Blogun bilmem kaçıncı dirilişini sağlayan mim konumuz:Hangi Hayallerinizden Vazgeçtiniz?
Cevabım oldukça basit olacak aslında:Hiçbir hayalimden vazgeçmedim:) Zira hayatımın hedefidir onlara ulaşmak.Ama olmayacak duaya amin diyen bir insan olmadığımdan çok da zor değildir ve olmamıştır hayallerimi yaşamak.Anımdan memnunsam hayallerimi gerçekleştirmiş kabul ederim kendimi.Hayallerim hedefimdir.Şimdiye kadar da aşılan pürüzlerle beraber hedefime/hayalime ulaşamadığım olmadı.Önemli olan sıraya koyabilmek..
Sıradaki hayallerim:
-Başka bir şehirde aynı işi yapmak
-Bateriye dönmek
-Dağcılığa dönmek
Neden ve nasıl vazgeçeyim ki?

Sen! Sen !Sen Susuyorsunuz

10 yorum
Organizasyon kadını kimliğime bürünüp kimlerin müzik yapması kimlerin yapmaması gerektiğini değerlendirdim.Uzaklara gitmeden şimdilik sadece kendi ülke sınırlarımızdakilerden oluşan iki liste hazırladım.İnte'nin ilk ve son 10 u.Gerzekçe bir heyecan için de 10 dan geriye doğru sayıyorum.Neyim eksik Mtv'den.

Lütfen ses bile çıkarma ricasında bulunduklarım:

10.Murat Boz
9.Soner Arıca (evet sustu ama az işkence çektirmedi)
8.Küçük (hala) Emrah
7.Fatih Ürek
6.Gülben Ergen
5.Serdar Ortaç (Burada bir ünsüz Türk düşünürünün sözlerine yer vermek isterim:Serdar Ortaç gibi oğlum olsun, seversem adiyim!)
4.Kıraç
3.Hepsi
2.İsmail-yk
1.Zara
Zara'ya ödülünü benim adıma Fatsa Belediye Başkanı takdim etti.Çok sevindi ama Zara.Bakın nasıl sırıtıyor.


3 dilek hakkımı hiç susmamaları/bitmemeleri uğruna kullandıklarım:

10.Yasemin Mori
9.Hakan Kurşun
8.Ruj
7.Mavi Sakal
6.Kesmeşeker
5.657
4.Cem Adrian
3.Replikas yok yok dur bir saniye Rober Hatemo diyorum
2.Pilli Bebek
1.Nekropsi

Bu yazı ancak Nekropsi'yle noktalanır:

Ve Tilki Kürkçü Dükkanına Gelir

6 yorum
1 haftalık tatil biteli tam 1 hafta oldu.Tatilin bitişini kendime kabullendirmem 3 gün sürdü, dile getirebilmem için de bir 4 güne daha ihtiyacım oldu.Çünki giderken insanlara çok ızdırap çektirmiştim.Sanki hiç dönmeyecekmişim gibi herkese çalışmaları gerektiğini, onlar çalışırken bol bol gezip eğleneceğimi söylemiştim.İş yerimdekilerle uğraşmam bir yana Dia'ya bile sataşmıştım.
Dönüşün en kötü yanı ise geldiğimde burdaki arkadaşlarımın yokluğunu hissetmem oldu(işteki karışıklıktan bahsetmeyeceğim).Şimdi beni Bodrum'dan,İstanbul'dan ve bilmem nerelerin sahillerinden arıyorlar.1 hafta eski arkadaşlarımla ev nüfusu 5 ten aşağıya inmeden hara gürele geçtikten sonra beni karşılayan sessiz sakin bomboş eve az küfretmedim.Hala konuşmuyoruz evimle.İnadına da kirletiyorum, temizliği özlesin, yalvarsın temizlik için.Tek sıcak karşılamayı puzzlelarımdan gördüm.Salona girer girmez boynuma atladılar bir iki parçaları düştü o hengamede.Yerlerine koyup komple yapıştırdım ben de onları.Birkaç güne kadar da çerçeveletip asacağım.Duvarlarına çivi çakayım da görsün acı çekmeyi evim.
Benim altım kuru sırtım pek.Önümüzdeki hafta sonundan itibaren de gelen gidenim eksik olmayacak.O baksın başının çaresine..

Bu resmi de bir önceki tatil dönüşümde işteki bilgisayarımda masaüstünde duvar kağıdı olarak bulmuştum.

Ayakta Alkışlıyorum

11 yorum
Birkaç ay önceki yazılarımdan birinde komşularımın tadilat merakının verdiği rahatsızlıktan bahsetmiştim.Yanyana iki daireyi birleştirme girişimleri diye tahmin ettiğim sesler yer yer sinir krizinin eşiğine getirmişti beni.Geçenlerde rastladığım birinci katta oturan komşumla yaptığım ayak üstü sohbetten bu duvar yıkma harekatlarının bitip bitmediğini sorduğumda aldığım yanıt memleketim insanının beynine hayran kalmakla dehşete düşmek arasında ikilemde bıraktı beni.Birinci katın satılık olduğunu biliyordum.Sanıyordum ki bu sohbet ettiğim aile yan dairelerini aldı ve evlerini hana dönüştürüyor.Meğer durum şöyleymiş:Yan apartmanın birinci katında oturan Karadenizli olduğundan şüphe ettiğim vatandaşlar almışlar bizim birinci kattaki daireyi.Apartmanlarımız birbirine yapışık olduğundan kendi daireleriyle bizim apartmandaki daireyi birleştiriyorlarmış aslında.Kulaklarıma inanamadım.İki farklı apartman dairesinin birleştirilme fikri nasıl bir beyinden çıkmıştı?
Memleketim insanı kendini aşmakta, rekorlarını egale etmekte sınır tanımıyor.Ben de hayretler içerisinde izliyorum.Böyle insanların bol olduğu güzel ülkemde yaşamayıp nerede yaşarım ki? Malzememiz sınırsız..

Efendilerden Soğuk Karşılama

2 yorum
Kendimi bildim bileli yolculuk yaparken köyden-kasabadan geçerken herhangi bir kapı önünde toplanmış ahaliye selam verip oldukça sıcak bir şekilde karşılığını alırdık.İnsanları bırakın ata, eşeğe, koyuna, keçiye el sallar korna çalar bir şekilde dikkatlerini çekip yine de selamlaşırdık.Çuvalını sırtına almış ilerleyen köylüyü alır arabaya, sohbet eder duasını alırdık.
Artık elimiz sallanırken havada kalıyor, sözlerimize cevap gelmiyor.Kentlerdeki yabancılaşma çoktan köylüye de ulaşmış.Köylümüz, kasabalımız da artık insanlardan korkar olmuş.Geçenlerde babamla yolculuk yaparken kapı önü toplaşması yapan gözüme pek bir sevimli görünen teyzelerime el salladım.Hepsinin soğuk bakışlarını üzerime topladım.İçlerinden birinin "Bunlar kim yahu?" dediğini dudaklarından okudum.Biraz ilerledikten sonra bu kez babam "Dur bakalım bir de ben deneyeyim." dedi ama o da yanıtsız kaldı.İnsan ezik kalıyor yahu selamına karşılık gelmeyince.
Antalya civarındaki turizme bulaşmış köyler zaten çoktan bitmiş.İçlerine girip, sohbet etme fırsatı bulunca hakikaten hüsrana uğradım.Anlatılanlar büyük kentlerde sık sık duyduğumuz çarpık yaşamları çoktan sollamış da ben hala saf saf köylümüzü temiz sanıyorum.Efendilerimiz pisliğe batmış durumdalar haberimiz ola...

İtaat

10 yorum
Yorum yapmadan, sessiz sedasız videoyu ekleyip kaçıyorum.Buyrun...

Bu Nasıl Blog(lamak)?

2 yorum
Ortada blog yazma disiplini diye bir şey bırakmadım.Arayı iyice açtım.Eşim dostum çoğu zaman susmam için gözümün içine baktıklarını söylerler.Son ramazanda bir gün oruç tutmuştum, ancak o gün susmuştum.İş arkadaşlarım ramazan boyunca oruç tutmamı; hatta ramazan bittikten sonra da tutmadığım oruçları tutmamı istemişler, yer yer yalvarmışlardı diyebilirim.
İş yazmaya gelince değişiyor durum.Yazabilen bir insan olmadığımı iddia ettiğim halde bunca zamandır blog sahibi olmam da garip aslında.Kendimi ifade edebilmem için mimiklere ihtiyacım var benim.Yoksa beynim durmuyor, üretiyor ama bloggerın henüz yazıya mimik ekleme fonksiyonu yok.Olsaydı yazmasam bile mimik yapar kaçardım, anlatırdım kendimi.
Nereye varacağım? Hiçbir yere..Blogun sonu geldi sanmayın diye son sözü seçtiğim şarkıya bırakıyorum.Yazamıyorum bu aralar ama rahatsızlık vermeye devam ediyorum.Şarkı rahatsız edebilir (beni eğlendirse de) ama sonuna kadar dinleyin lüzumsuz hatrıma..

Kommensalist

6 yorum
Sinirlenmek o kadar kolay ki.Hele ki karşınızda sürekli sizi iğneleyen, lafı evirip çevirip size getiren, suçlamaya çalışan, fit fit fit efektini kulaklarınızda çınlatan fitneus fücürus dediğim insanımsı bir yaratık varsa..Ne olabilir bu insan amacına ulaşırsa? İlk önce siz de hafif bir cevap verirsiniz; sonra o almıştır bir kere ilk zaferini devam eder, daha da üzerinize gelir.Patlarsınız, olay büyür hakimiyet kaybolur.Karşınızdaki insan genellikle kalabalığın içinde sizi sinirlendirerek rezil eder ve aradığı anlamsız huzura ulaşır.Kupayı alır, siz de önünüzdeki maçlara bakarsınız.
Ben böyle bir durumda olayı sezdiğim anda belki içten içe sinirleniyorum ama belli etmiyorum.Yaratık üzerime gelmeye devam ettikçe bir şarkı geçiriyorum içimden ama duyurmuyorum ona müziğimi.Sonra durumu sezen başka birine dönüp gülümsüyorum.Bitiveriyor o anda geçici sinir halim.Sonra da abartıp bir başkasıyla (yaratık olmayan) konuşup gülüyorum.Ne oluyor?Aman yarabbim deliriyor fitneus fücürus.Sinirlendiremedikçe, kuduruyor, ezik bir hal alıyor ama başlamış bir kere durmuyor, iyice yerin dibine geçiyor.İşte şimdi zafer de sizindir.Kupa da.Gönüller de..Rakip zaten bir daha aynı hareketi tekrarlayacak cesareti bulamaz.Tenezzül ederse beyinsizdir.

Yine Bir Kutlama

11 yorum
İki gündür haklı bir eylem içerisinde olan meslektaşlarımın Eczacılık Günü'nü kutluyorum.

Görsel:Deutsches Museum

Kurgu

11 yorum

Mutfağımda aniden beliren bu minyatür rende 3-5 saniye de olsa ürküttü beni.Olası senaryoları yine saliselerle ölçebileceğimiz bir zamanda ürettim yine.Bu rendeyi ben almamıştım.Eve benden başka giren de olmamıştı, izindeydim 4 gündür.Psikopatın biri eve girip bana rende bırakmıştı.Ne demek istiyordu peki bana? Arkamı döndüğüm anda elinde kocaman bir rendeyle karşımda bulacaktım onu.Birden burnumu rendelemeye başlayacaktı.Suratım dümdüz olunca çekip gidecekti.Ben sürünerek telefona ulaşıp hastaneyi arayacaktım.Bir süre burunsuz halde dolaşacaktım.Bana bir kobay sırtında yeni burun yapacaklardı.
Bu olası senaryoydu.Gerçek olan ise şuydu:Tüp sipariş etmiştim.Adam yeni tüpü takarken cüzdanımı almak için odaya döndüğümde tüple birlikte hediye ettikleri bu minik rendeyi bırakmıştı.Hepsi bu.Komik olan akşam yemeğine gittiğim arkadaşlarımın mutfağında da aynı rendeden görmem oldu.Kabus.Onlar da aynı gün tüp almışlar.Olası senaryom gerçek olsaydı, psikopat adam benden önce arkadaşlarımın evine gidip oraya da bırakmış olacaktı.Kemik koleksiyoncusu gibi bu da rendelenmiş burun koleksiyoncusu.

Eylemim Fosur Fosur Devam Ediyor

9 yorum

Sigarayla iş arkadaşlığımızda son bir hafta.Eylemim hastanede de devam etti ama pek umursayan olmadı.Bir hafta-on gün önce resmi yazı da geldi ama ben hala reddetmekteyim bu olayı.Yazıyı gördüğüme dair imzam alınırken ellerim titredi, soğuk soğuk ter döktüm, kimi zaman feryat figan ettim (ciddiyim) ama imzaladım malesef.Ardından da iki damla gözyaşı akıttım, imzamı attığım yerdeki mürekkep dağıldı, çok duygusal bir hava esti hastanede.Hastalar kendi dertlerini unutup, refakatçılar hastalarını bırakıp yanıma koştular, beni teselli ettiler.
Eylemime devam edip tehditler savurmaktayım şu anda.Pencereden sarkar içerim, duman içeri girmesin diye uğraşırken düşüp ölürüm ilaçsız, malzemesiz kalırsınız, ameliyatlar bir süre sonra durur, hastane batar, hastalar dava açar, mahkemelerde sürünürsünüz diyorum ama bunu da pek umursayan olacağa benzemiyor.
Olmadı eczaneyi bahçeye taşıyacağım..

İnte'nin Önerisi:Penn&Teller Bullshit!

2 yorum
Kolay kolay program önermem ama bu adamları mutlaka izlemelisiniz.Bizim kanallarımızdaki gerçeği su üstüne çıkaran (?) kişilerin beceremediklerini bu iki adam yapmışlar.Kendi çaplarında da değil hakikaten yapmışlar.Tesadüfen gördüğüm ve gece gece beni kahkahalara boğan Penn&Teller Bullshit Fx Tv' de Salı günleri 23:00 da yayınlanıyormuş.Henüz iki bölüm gösterilmiş Fx'te.
Aslında ben yeni farketmişim bu ikiliyi.Tv programının dışındaki yaptıkları şovlar da oldukça popülermiş.


"Kendilerini "gerçeğin sadıkları" olarak ilan eden Penn ve Teller, toplumun saygı duyduğu pek çok kurumun sahte olduğunu ve bu kurumların "umutsuz ama kendilerine güvenen insanlar"ın sırtından para kazanmak için tasarlandığını ispatlamaya çalışmaktadırlar. Her bölümde Penn ve Teller’ın komediyle sarmalanmış görüşmeleri ve gizli çekimleri bulunuyor. Dizi, Penn ve Teller’ın kendilerine has mizahlarını, numara ve dolandırıcılık yeteneklerini anlatıyor. Ayrıca dizi, gizli kamera ve açıkça yüzleşme de dahil türlü yollarla tabulaşmış konuların saldırgan ve saygısızca açığa vurulmasını içeriyor." (Fx Tv'ten)

Kesinlikle saygısızlığa yapılan bir saygısızlık içeriyor.Bu nedenle haklı bir savunma bu.İzlediğim bölümde ufolardan ve kahinlerden bahsedildi.Ufolara, uzaylılarca kaçırılmış insanların varlığına, kahinlerin sözlerine inananların üzerine kurulmuş tezgahlar sergilendi.
Dünyanın sonu geldiğinde yabani bir şekilde yaşayacağımıza inandırılmış insanlar için "Doğada Hayatta Kalma Kursu" düşünmüş akıllının bir tanesi.Sekiz senedir bu kursa devam eden kırık var, inanamadım:)Bir tane cerrah ayaktan çıkardığı bir lipomu (bildiğin yağ bezesi) uzaylıların bıraktığı bir çeşit canlı olarak, ya da kaza ile girmiş bir parçayı ne olduğu tanımlanamayan bir cisim olarak anlatarak ücretli konferanslar düzenlemeye başlamış.Yine aynı konferanslardan geçimini kazanan biri de dünyanın sürüngen görünümünde yaratıklar tarafından yönetildiğine inandırmış garipleri.Bu yöneticiler insanlarla çiftleşip yeni bir ırk oluşturuyormuş.Örnek olarak da baba ve oğul Bush'u gösterdi.Burda kramp girdi karnıma:)
Dünyanın sonunun bir atom bombasıyla geleceğine inanan bir adam da yerin altına bir köy inşa etmiş.Köyü kütüphanesine kadar düşünen bu adam Tanrı'nın varlığından söz etmeye gelince bunun tam bir paranoyaklık olduğunu söylediğinde de ikinci krampı hissettim:)
Nostradamus üzerinden gelir sağlayan yazar kılığında bir din adamı da İncil'de geçen sahte İsa'yı başta Humeyni olarak kitabında belirtmiş.Humeyni öldükten sonra aynı kitabı tekrar yayınlayarak o sayfalardaki gösterdiği sahte İsa'yı Saddam olarak değiştirmiş.Bu da 3. kramp..
Penn&Teller'ın yorumu "Eğer sahte İsa İncil'de yazdığı gibi gelecekse ona karşı savaşmak Tanrı'ya karşı gelmek olmaz mı?" oldu.
Bu bahsettiklerim sadece bir bölümdü.İzlenesi değil mi?(Aklımda ne kadar çok şey kaldığına da şaşırmadım değil.)

Hane-i Kütüb

9 yorum
Artemis ve Şev Lal beni çok okur az yazar bir blogger olarak gördüklerinden olsa gerek "Kitaplar" konusunda mimlemişler.Yani mimlemişlerdi epey bir zaman önce.Fikirleri değişmemiştir, mimi bana paslamakta kararlıdırlar diye düşünüp cevaplarını yazayım dedim artık.İnsan mimlenince kendini borçlu hissediyor.
Hayranlıkla, tüm kitaplarını okuduğum şu sıralar eserlerini tekrar hatmetmek istediğim H.P.Lovecraft'tan bahsetmek istedim mimi görür görmez.Lovecraft her kelimesinde görmek, duymak, hatta dinlemek istediğinizi önünüze serer.Tasvirleri benim (ne haddime) tasvir edemeyeceğim derecede güçlüdür.Korkularınız pik yapar sayesinde.Anlatımının ne derece güçlü olduğu "Cthulhu Mitosu"na günümüzde inanan insanların varlığıyla kanıtlanmıştır.

Bir diğer sevdiğim yazar:Boris Vian.Tüm eserlerini okumadım ama bu çaba içerisindeyim."Bütün Ölülerin Derileri Aynıdır", "Mezarlarınıza Tüküreceğim", "Kırmızı Ot" şu an için tavsiye edebileceklerim arasında.


Bir de Frank Herbert'ın Dune Serisi var ki bahsetmesem kendime kızarım.84'te David Lynch tarafında filmi de çekilen (ki filmini de çok beğenmiştim) kitabı bilim kurguya meraklıysanız şiddetle tavsiye ediyorum.


Artemis tavsiyesi Shibumi ve rasgele aldığım Olasılıksız hala okunmayı bekleyen kitaplarım arasında.
Çekirdek yemek gibiymiş bu mimin konusu.Düşündükçe başka eserleri de paylaşasım geliyor ve fena da okumadığımı farkediyorum.Yazar takıntım olduğu gibi yayınevi takıntım da vardır feci halde.Altıkırkbeş, Arkabahçe ve İthaki diye tutturduğum için Ankara İmge çalışanları az çekmemiştir benden.Teşekkür ederim hepsine:)
Mim devamını gönlü isteyene bırakıyorum..

Mari Yi Kafanı

20 yorum

Güne yeni başlamışken okuduğum bir haberle beynimde bir çıtr çıtr (kıvılcım) sesleri hakim oldu dostlar.Oldum olası Roman'lara bir sempatim vardır.Eğlenceli, sevimli ve içten bulmuşumdur Roman dostlarımızı.Kökenimizin ucundan kıyısından Roman'larla kesiştiği bir hikaye, bir DNA kırıntısı aramış durmuş, ancak derin ve ısrarlı araştırmalarımdan hep eli boş dönmüşümdür."H" harfini alfabemden bir zamanlar silmiş, kimine göre "eksik" olarak nitelendirilmişimdir.
İşte bugün bu gönlümdeki Roman sevdasının kaynağını anladım.8 Nisan doğum günüm olmakla birlikte Dünya Roman Günü'ymüş.Biliyordum bir alakam olduğunu.Denk bir gen bulamadım henüz ama bir şekilde hissettiğim bağın kaynağını yakaladım.
Bu aralar keyifleri olmasa da episinin Romanlar Günü Kutlu olsun be.Protestonuzu bile havaya balon uçurarak yapan güzel insanlarsınız siz.
Tutturdun bir kutlama, bir bayram havası gidiyorsun İnte diyeceksiniz.Bütün bu uğraşlarım hergün bayram olması adına.

Esinti

16 yorum
Yarını "Kişinin Seçimine Bağlı Kutlama Günü" ilan ediyorum kendi kendime.Her anneler günü, öğretmenler günü, babalar günü, sevgililer günü, kadınlar günü v.s. v.s. en az 30 ağızdan çıkan söz "Aslında annelerimizi/babalarımızı/öğretmenlerimizi... yılın bir günü değil her günü hatırlamalıyız" değil midir? 2 Nisan da neyi/kimi istersek onu kutlayalım.Seçimimize uygun bir eğlence düzenleyelim ya da hediyelere boğalım seçtiğimiz kişiyi.
Bütün günler de böyle akımlarla başlamadı mı?Yarını ısrarla birşey kutlama günü ilan ettirmeyin bana.Mim haline getiririm mecbur kalırsınız.
Bu zırvalamamı içimdeki sebepsiz, anlamsız coşkuya ve belki de bu coşkuya sebep olan şu an ki taşikardi benzeri kalp atışlarıma bağlıyorum.
2 Nisan Paylaşma Günü ilan ettim şu anda verdiğim bir kararla.İlk faaliyetim de müziğimi paylaşmak olsun..


Sonradan farkedilerek bırakılan not:100. yazı olmuş bu.Kutlanası bir gelişme benim için:)

Abla-Kardeş Dialogları

5 yorum
Kardeş-Doğum günün kutlu olsun.
Abla-Ne doğum günü ya , daha bir hafta var.
Kardeş-Olsun.Bu ayı komple senin doğum günün ilan ediyorum.
Abla-Yerim seni ben.
Kardeş-Sen zaten bir ayda zor doğmuşsundur.
Abla-Ee ancak yola çıkılıyor, kolay mı?
Kardeş-Ben bilirim senin çocukluğunu.
Abla-Asıl ben seninkini bilirim.Kurbağalardan almıştık seni biz.Babamın seni eve getirdiği günü hatırlıyorum hala. (Buna gerçekten inandırıp, ağlamasına sebep olmuştum.)
Kardeş-:))) Sen pek salaktın aslında.
Abla-Salak olan kim? Kurbağalardan alındığına inanıyorsun.
Kardeş-Olabilir.
Kardeş-Ninja kaplumbağalar ne peki?
Abla-Hasta mısın nesin anlamadım ki ben.
Kardeş-Ciddiyim.Ninja kaplumbağalar var.Splinter usta var.
Abla-Onlar mutanttı.
Kardeş-Onları kimden aldılar?
Abla-Bir dakika ya haklı mısın nesin sen?
Kardeş-Bak daha örnekleri var.Örümcek adam.
Abla-Kafam karıştı.
Kardeş-Batman var.
..........
Şeklinde devam eden bir sohbetin nasıl sağlıklı bir abla-kardeş ilişkisinin ürünü olduğunu tahmin edebilirsiniz.Ne konuşulmuş? Mantıklı tek kelime edilmiş mi? Ne gibi bir çıkarım yapılabilir bu dialogdan?

Dip Not:Batman ve örümcek adamı anınca mak100 aklıma geldi.Kapattım deyip terketmiş bizi.Şimdi Spider Man ve Batman'ı hangi bloglarda çarpıştıracağız? Ya da kaliteli müziğin sesini kimden dinleyeceğiz? Ben demez miyim Spider Man kazandı, Batman kuyruğunu kıstırıp kaçtı diye?

Nasıl Hareketler ki Bunlar?

4 yorum


Bu tanıtımı görünce meraklandım.İlk İstanbul ziyaretinde yapılacaklar listesine oyunu görmeyi de ekledim.Beşiktaş Kültür Merkezi Mutfağı'nda pişirilen oyuncuların sergiledikleri skeçler oluşturuyormuş bu çok güzel hareketleri.
Bilgi alıp, izleyenlerden fikir edinip bir sonraki harekete karar verilebilir pek tabi ki.

Mızıklayan Cinsiyet

9 yorum
Bayanların çoğunu memnun etmek zordur efendim.İyi ki söyledin diyeceksiniz ama bunu insanın kendine kendine arada hatırlatması gerekir.Yeni açılmış, deneyip temizliğini, yemeklerini onayladığınız, gıcır gıcır bir mekanda yemek yemeye gidersiniz bayan arkadaşlarınızla; bir tanesi aniden dehidrasyona girmişçesine istediği suyun hala gelmediğinden, diğeri künefenin kıtırdak olmayışından şikayet eder.Bir tanesi senin yemeğin geldiğinde verdiği siparişten pişmanlık duyar, unutmaları için dua eder.(Yemeği unutulsa mekanı harabeye çevirir ama.) Biri çorba istemez ama istediğini, buğulama balık istemiştir ama kızartmayı görünce kızartma istediğini iddia eder.Yemekten önce sunulan aparatifleri az bulur (sanki onlarla doyması gerekiyor) daha fazlasını ister.Kahve söyler soğuk der, soğuk su gelir sıcak ister.Tabak kullanmasını beceremez, tabağa sığmaz yenisini ister.Çayının yanında limon yoksa içinden hamamböceği çıkmışçasına bırakır içmez.
İşte bayan arkadaşlarınızla yemeğe gitmek böyle bir durum.Gitmezseniz birlikte birşeyler yapmadıklarından şikayet ederler.İki ucu hoklu.Ben bir bayan olarak bu kadarını görüp katlanamıyorsam erkeklere Allah'tan sabır diliyorum.Bu devirde ya heteroseksüel bir bayan olunur ya da homoseksüel bir erkek olunur.

"Pofidik"

8 yorum
Uzun süredir ana haberleri seyretmiyordum.Bu akşam rüyamda alt yazısına kadar gördüğüm bir haberin şokuyla uyandığımda televizyon açık uyuyakaldığımı farkedip bir oh çektim.Rüyamda gördüğüm isimle ilgili haber geçiyormuş tam.Sesi beynim algılayıp rüyaya çevirmiş, biraz değiştirerek tabi ki.
Bayadır izlemiyordum hadi izleyeyim de eğlence çıksın bana dedim ve yanılmadım.Pakistan milli günü sebebiyle düzenlenen resepsiyonda üniversite öğrencisi bir kızcağız Orgeneral Büyükanıt'la tanışmış, sarılmış, sevinmiş, ağlamış.Buraya kadar haydi diyelim ki olabilir doğaldır, kız hayranlık duyuyordur görünce sevinip duygulanmıştır falan filan.Ki insanın hayranlık duyduğu bir kişiyle tanışmaya çalışıp böyle sevgi sellerine kapılması da komiktir bence.Neyse..

Haberin devamında Ecem Erenoğlu isimli kızı Uğur Dündar yayına bağladı.Dündar kıza tanıştığı andaki hislerini ve Orgeneral Büyükanıt'ı nasıl bulduğunu sordu.Cevabın nasıl geleceğini bilse eminim böyle bir gaflette bulunmazdı.
"İnanılmaz bir histi.Anlatamam.Her Türk gencinin bunu yaşamasını isterim." veeee "Pofidik pofidikti...."
Sevgili Ecem heyecanını anlamaya çalışıyorum da senin "Pofidik" dediğin kişi Genelkurmay Başkanı yahu.Çeşitli benzetmeler yapardım senin bu pofidik tanımlamanı kimlere, nelere yapabileceğine dair ama sözü geçen şahıstan dolayı bu tanımlamalar beni aşar..
Şöyle diyebilirim ki hitabette eksik olarak yaratılmış milletimize çok güzel bir örneklemede bulundun.Bence "Ablaaa arkayı beşleyelim" den bir farkı yok bunun..

Hep Varım

6 yorum

Bu karikatürü gördüm. Kim çizmiş tanıyamadım, bulmaya çalışırken de şunu gördüm.Pek bir keyiflendirdi beni hem karikatür hem link.
Pazartesi sendromu olarak adlandırılan tembellik eğilimine kaptırmayalım kendimizi, gülelim, eğlenelim, coşalım diye yorgunluğa inat girdim yazıyı.
Varsak da yoksak da kime ne?

Mimest

6 yorum

Doctus şimdiye kadar karşılaştığım en anlamlı mim hareketini başlatmış."Dünyayı Güzellik Kurtaracak" başlıklı yazıyla çocuk istismarını engelleme hareketine dikkat çekip biz bloggerların silkinip konuya eğilmelerini sağlamış.Düşüncelerindeki incelikten kırılmasından korktuğum sevgili Goddess Artemis konudan beni de haberdar etti.Böyle bir mime yanıtsız kalmak ürkütürdü beni, insanlığımdan şüphelendirirdi.O yüzden belki de en hızlı yanıtladığım mimdir bu.

Mimimizin kuralları şu şekilde:
  • Mim konusu; Çocukluğunuzdan hatırladığınız ilk şarkı ve şu anda dinlediğinizde hissettirdikleri.
  • Banner
  • "Çocuk istismarını durdurun" sloganının yazıda geçmesi.
Çocukluğumdan hatırladığım şarkıyla aklımda sempatik bir kare beliriyor kendiliğinden.Barış Manço'nun "Bugün Bayram" şarkısı.Bayramları şenlik havasında geçirten ailem, bayram günlerinde bu şarkıyla bizi uyandırıp portmantoya biz uyanmadan balonlar asarlardı.Her bayram balonların orda olacağını sanki bilmiyormuşuz gibi yapıp çığlık çığlığa koşardık her zamanki yerlerine:) Bayramlara anlam yüklemeyi böyle öğrendim ben.Şimdi bu şarkıyı duyduğumda herkesin çocukluğunun şarkısını dinlediğinde yaşadığı burukluğu tabii ki hissediyorum.O coşkuyu şu an aynı biçimde hissedemeyecek olmanın verdiği garip bir duygu işte.

İstismar edilen çocukların bırakın bayram coşkusunu, çocukluğun verdiği kendiliğinden gelişen hiçbir coşkuyu hissedemeyecek olmaları da mim amacını hatırlayınca hepten acıtıyor insanı.İstismar kelimesi tek başına yeterince rahatsız ediciyken, önüne çocuk eklenince akıllara zarar bir hal alıyor.İstismar ne demek? Çocuk istismarı kimin haddine?

Tekrarı olmayacak yaşam döneminin coşkusunu engellememek için lütfen:"ÇOCUK İSTİSMARINI DURDURUN!"

Her Bedene Uygun Deli Gömleği , Ezginin Güncesi , Olmadık İşler Peşinde ve Üçünbiri söz sırası sizde..

8 Mart Çiçeklerim

11 yorum
Hayatımda almadığım kadar çiçek aldım 8 Mart sebebiyle.Güzel bir hismiş çiçek almak.7'sinde hastaneyi ilköğretim öğrencilerinin basmasıyla aldım ilk çiçeğimi.Sevimli bir kız çocuğu öğretmeninin baskısıyla binaya girerken uzattı.Öğretmeninin baskısı da ilginç geldi o esnada ama zaten çekinerek verdiği için çiçeği ben de olayı büyüttüm.Öptüm çocuğu, fazlaca teşekkür ettim sevinsin diye.
8'inde Antalya'ya doğru bir doktor arkadaşımla yoldayken polis çevirdi.Arkadaşım radarı geç farkettiğini söyleyince cezayı yediğimizi düşündük.Ben arabada beklerken kapım açıldı.Polis elinde iki çiçek ve bir broşürle "Kadınlar Günü.Eşiniz düşünmemiştir ama biz düşündük." dedi.Şaşırdım, teşekkür ettim.Tamam sağol polis beyciğim de "kadınlar günü ho", "al sana çiçek hoo" nasıl bir yaklaşımdır? Yontma taş devrinde miyiz? Ayrıca iki karşı cins birlikteyse her zaman eş durumunda olmayabilirler değil mi? Neyse ceza falan da yemeden koyulduk yolumuza.Arkadaşıma da dışarda elindeki çiçekleri sallamış aynı polis "Kadınlar günü, kadınlar günü" demiş kızarcasına.Sonradan pişman olduk polise biraz geyik yapmadığımıza.Polisi kafalamaktan içeri atmazlar nasıl olsa.Polisi kafalamak diye bir suç var mıdır ki? Enseye tokat popoya şapıldak gibi bir durum değil zaten bu.

..mış gibi:)

6 yorum
Uykudan önce.

Akıllı Birlik Akılcı Proje Uygular

18 yorum

Her konuda tüketim çılgınlığının had safhada olduğu toplumumuzda en çok suistimali yapılan ürünlerin çoğunu ilaçlar oluşturuyor.Milletimiz ilaç bağımlısı olmaya çok müsait bir yapıda.Eş dosttan duyularak alınan, "kırmızı hap iyidir turuncusu bana iyi gelmiyor" mantığı güdülerek kullanılan ilaçların hem bedene hem de cüzdanlarımıza zararının farkına varılmış ki bu konuda Sağlık Bakanlığı,Eczacılar Birliği ve çeşitli dernekler harekete geçtiler.
"Akıllı Çocuk Akılcı İlaç Kullanır" projesi Teb (Türk Eczacılar Birliği) tarafından başlatıldı.Projenin amacı adından da anlaşılacağı üzere bilinçli ilaç kullanımının çocuklardan başlatılarak topluma benimsetilmesi.Projenin hedef grubu 9-12 yaş arası ilköğretim öğrencileri.Proje kapsamında eğitimden faydalanacak iller Ankara, Yozgat, Eskişehir, Kırşehir, Kırıkkale ve Çorum.Projede onlara bir de tiyatro oyunu hazırlanmış.İlgilerini çekebilecek broşürlerle birlikte yapılan ve yaklaşık bir yıl sürecek olan bu eğitimlerin faydalı olacağını düşünüyorum.
Aslında öncelikle başta doktor ve eczacılar olmak üzere tüm sağlık sektörüne bu konuda eğitim verilmesi gerekir.Hasta-hekim-eczacı üçlemesinde her birinin bu bilinçte olmasıyla gerçekleşebilecek bir hareket bu.Hangi kıstaslar düşünülerek ilaç seçildiği sağlık otoriteleri tarafından biliniyor aslında.Biraz daha detaylı düşünülürse bu eğitimlerden alınacak yararların önü kesilmemiş olur.
Promosyonsuz günler dilerim:)Susarım..

Çok Kişilikli Röportaj

7 yorum
Asla şu müzik tarzını dinlemem demeyeceksin.Dinletiyorlar efendim.Kim mi? Bedük gibi her yaptığı işte kalitenin peşinde koşan adamlar.Önceki albümünü de beğenmiştim.Yıllar geçmesine rağmen ara ara dinler tadını çıkarırdım müziğinin.Şimdiki tarzı eskiye göre epey farklı olmasına ve ben bu tarza kendimi hiç yakın hissetmememe rağmen son albümü "Even Better"ı da çok beğendim.
Uzun süre blogda boşluk bıraktığım zamanlarda kendisi ve menejeriyle irtibata geçip Dergi.biz adına bir röportaj talebinde bulundum.İkisi de beklediğim tepkiyi verip beni kırmadı.Ve bakın ortaya nasıl keyifli bir röportaj çıktı.

Geç Kalan Nefffis Bir Çalım

3 yorum
Bir mim hiç bu kadar geç cevaplanmamıştı.Ya hiç cevaplanmamıştı ya da anında yanıt verilmişti ama tekrar ediyorum hiç bu kadar geç kalınmamıştı.Artemisimisimize sırnaşarak, şımararak, özür dileyerek bizi affettiğini varsayıyoruz:)
Hemen geçmişe dönüp mimizimi hatırlayalım.Şuradan.
Başlık: Röportaj mimi.Röportaj kelimesini duyunca aklıma birşey geldi ama onu sürpriz olsun diye bir sonraki yazıma saklayacağım.
Hemen sorularıma dalıyorum ve bakın derinlerden size kum çıkarttım.
İlk sorumuz:Blog yazmaya ne zaman başladım?
Cevap için kopya çektim.Eylül 2006 da başlamışım.Hayatımdaki bir geçiş dönemini aslında yansıtma yeriymiş burası başlarda.Şimdi geriye dönüp baktığımda bunu daha rahat görebiliyorum.

İkinci soru:Blog yazılarımın konusu belli bir çizgide olması için çaba gösteriyor muyum? Yoksa içimden geldiği gibi mi yazıyorum?
Belirli bir çizgide olmaması için çaba gösterdiğim kesin:)

Üç:Blog yazmak için gün içinde bazı şeylerden feragat ediyor muyum?
Hiçbir şeyden feragat etmiyorum.Keyif veren bir olay için feragat kelimesini kullanmam mümkün değil.

Dört:Blog yazmak benim için eğlenceli bir uğraşken şimdi artan bekleyiş yüzünden zorunlu bir hal almaya başladı mı?
Bana uğrayanlar neyi bekleyip neyi beklemeyeceklerini anlamıştır artık benden:) Artan bir bekleyiş benim için söz konusu değil sanırım:) O yüzden blog yazmak benim için hala keyifli.Bu soruya cevap vermek haddim değil:)

Son olarak:Blog yazmayı daha ne kadar sürdüreceğim ?
10/10/2010 gibi bir bitireyim diyorum.Özel olsun hani.Yok canım düşünmedim böyle bir durumu henüz.

Bu mim için bir zincir kalmış mıdır bilmiyorum ama ben de blog yazarlığına dönen çekirgeyi diğer halka olarak seçiyorum.Söz sende çekirim..

Blogun Dirilişi

8 yorum
BöH!
Süper sonik hızda yazan bir blogger olmadığımı biliyordum zaten ama bu kez durumu hakikaten abarttım.İlk önce sevgili Goddess Artemis sonra da sevgili volkanalabaz'ın adeta dürtmesiyle kendime geldim.Kendilerine öpücükler sevgiler efendim:)Öne sürebileceğim hiçbir durum yok aslında.Şununla uğraştım da yazmadım gibi hikayeler bana da inandırıcı gelmez zaten.İnsan gün içinde 10 dakika bile durup bulunduğu anın dışında şeyler düşünmez mi? Bu tarz bahaneler biraz da söylenme zorunluluğu varmış gibi hissedildiğinden söylendiği için başvurmayacağım bunlara.
1 Ocak'tan beri kendime eğitime adadım.(Şu anda yazarken farkettim ki elimi yakmışım.Nasıl olduğunu hatırlamıyorum.) Mesleğime dair faaliyetlerde bulunup unutulup gitmekte olan bilgilerimi güncellemeye başladım.Biraz daha derinlemesine tabi ki.İnsanın mesleki açıdan körelmeye başladığını hissetmesi kadar acı bir durum yok benim için.Biraz da çalıştığınız sektör bunu belirliyor sizin elinizde olmadan.Son dönemlerde sağlık sektöründe yapılan saçma sapan değişiklikler ki bunlar zırvalıktan ibaret, bu bendeki körelmenin kaynağı diye düşünüyorum.Bunları yapma zorunluluğumun da malesef farkındayım ama kendimi bunlara kaptırmadan asıl görevimin ne olduğunu tekrar hatırladım ve hatırlatmaya başladım.Katıldığım eğitimlerin benim için ne gereği olduğunu kavrayamayan iş çevreme iki tokat atmak istedi süper tukinya ama inte bunun yerine iki çift laf etmeyi daha uygun buldu.Zira bu laflar da tokat etkisi göstermiştir diye düşünüyorum.
22 Şubat'ta yeni bir eğitime daha gideceğim.Anlam veremeyen zihniyetlere inat:) Böyle söyleyince aklıma düştü birden.(Konudan konuya geçiyorum ama uzun süredir yazmamış olmama verin bu dengesizliğimi)Ailemin bu konudaki desteğinden ötürü o kadar gururluyum ki.Onların varlığından dolayı tekrar şükrediyorum.
Bu muhteşem şarkıyı da azmimi ve hırsımı körükleyen çaresizlere armağan ediyorum büyük bir keyifle:) Ah söyleyecek daha çok sözüm var sağlık çalışanlarına ama şarkıdan sonra birşey ifade etmeme gerek kalmayacak..

Fotoğrafçılığa Dalış

14 yorum
Bugün üç arkadaş fotoğrafçılığa meyilli olduğumuzu keşfettik.Bu meyilimiz yetenekli olduğumuz anlamına gelmedi tabii ki.Gayet başarısız ama bir o kadar eğlenceli fotoğraflarımız var artık bizim.
Deniz manzaralı, buğulu bakışlı, derin düşünceli tavırlar olur ya hani böyle, işte onlardan birine sahibim artık ben.Fotoğraftaki benim bu puslu halimi bozan tek şey kafamdaki kocaman taş.Bildiğimiz deniz kıyısına gidip de toplanmaya lüzum görülmeyen kocaman taşlardan işte.
O taş, bizim bu sanatsal adı altında betimlenen antik kuntik şeylere karşı tavrımızı anlatan bir dekor aslında.Çok derin anlamlar ihtiva etmekte.Fotoğrafın anlamı orda bize göre.Bilerek kullandık onu biz:P

Tek Kişilik Sigara Yasağı Eylemi

2 yorum
Sigaranın zararlarından bahsedecek kadar ermiş bir insan değilim.Bile bile bu zıkkımı içmeyi tercih ediyorum.Bu faaliyetimi gerçekleştirirken de kimseye zarar vermek istemem.İçmeyenlere rahatsızlık vermem elimden geldiğince, çocukların yanında içmem, tiryakilere bile saygı gösteririm.
Hemen hemen kapalı her yerde sigaranın yasaklanmasını bir içici olarak değil, insan olarak reddediyorum kendi kendime.Kendi kendime çünki benim bunu hazmedememem ne kimsenin umrunda ne de kimseye mantıklı geliyor.İçmeyenin haklarından herkes haberdar.Ancak içenlerin özgürlükleri bu derece kısıtlanmamalıydı.Benim bırakalım vatandaşlık haklarımı, sadece içmeyene gösterdiğim saygıdan ötürü hak etmiş olduğum bir saygı olmalı diye düşünüyorum.Abartıyor muyum? Çoğuna göre evet ama yasaklandıkça daha da savunasım geliyor bu zıkkımı.Zıkkım diyorum, çünki farkındayım ne tür bir illet olduğunun.Ben bunu seçiyorum.Seçmeyene, nefret edene anlayış gösteriyorum.Peki ya benim sahip olduğum sigara içme hakkı?