Kayıp Giderken Ne Güzeldi

5 yorum
Attığımız ilk adımda duyduğumuz heyecanı şimdi de her adım atışımızda hissedebilsek.Hatırlamamız imkansız ama tahmin edebiliyoruz bu heyecanı bir bebeğin ayakta zar zor dururken ilk adımındaki sevincini gördüğümüzde.
Hep eski heyecanı duymak istiyorum yaptığım herşeyde, gittiğim her yerde, ettiğim her muhabbette, kısacası attığım her adımın ilk adım heyecanı vermesini istiyorum.
Hafta sonu gezmesinden sonra eve dönerken bir sessizlik anında, geçirdiğim iki günden beklediğim kadar keyif alıp almadığımı düşündüm.Bunu düşünmeye daldıysam cevap bellidir aslında.Tatmin etmemişti beni bu iki gün.Anlara çok değer verdiğimizden midir, fazla anlam yüklediğimizden midir nedir doruğa ulaşmamız her seferinde artan bir ivmeyle düşüşe geçiyor.

Olsun.Yaşanacak daha çok ilk var.Heyecanımız onlara saklı kalıyordur belki de..


Alakasız olacak ama geçenlerin salladığı hamak keyfimi paylaşmak istedim.

Bileğinizi Ekrana Sürtün Lütfen

4 yorum
Geç kalmış ama hiç unutulmamış bir mimi daha cevaplıyorum.Gaykedinin başlattığı yeni akımın konusu etkilendiğimiz, unutamadığımız kokular..Meralalabaz hatırlamış sağolsun beni bu kez:)
Yediğim içtiğim herşeyi koklarım.Buna su da dahildir.O yüzden köpek kadar gelişmiş bir burna sahibimdir.Bunu söyleyince aklıma geldi.İlk kez gittiğim arkadaşım bu özelliğimi bilerek beni mutfağa yönlendirmişti eve girer girmez.Kaç zamandır bir koku var,neyden kaynaklandığını buluver bir diyerek..Buzdolabının motorundan kaynaklanabileceğini söylemiştim de ilk önce şaşırıp sonra da servis çağırmıştı.

Baba evim kokusu, yeni biçilmiş çim kokusu, bebek kokusu, yeni alınan kitap kokusu, çocukluğumuzun sakızı tipitip kokusu,bebek aspirini kokusu,deniz kokusu,karamel kokusu vazgeçemediğim kokularım..Bir de tanımlanamayan ama hep birşeyleri çağrıştıran kokularım vardır herkes gibi.Elimde olsa çerçeve içinde alanlar bırakıp bileğinizi sürtmenizle kokuları hissetmenizi sağlardım:)


Mimlemek zor.Ezopcum müsaitseniz size pas atalım:) Bir de mime dahil olmak isteyip de mimlenmeyen blog yazarı varsa kendini benim tarafımdan mimlenmiş kabul edip oyunumuza dahil olabilir.
Snıf snıff..

Ekstra:Eski kokulu silgilerimiz vardı bir de.Bugün Özgürcüm hatırlattı.

Mim Ki Üç Dört:En Güzel Yalanlar

10 yorum
Sevgili Goddess Artemis ve sevgili ezop hanımlar incelik etmişler bir olup bir mim akımında daha beni hatırlamışlar.Şu ve şu şekillerde kendi vazifelerini başarıyla tamamlayıp topu bana atmışlar.
İki kişiden pas almak bir yandan sevindirici bir yandan da ikisi de topu bana attığına göre "ben bu bu kadar yalancı mıyım huleeyynn?" diye düşündürücü.Hımm?!!?
Konuya giriyorum neyse.Ciddiye aldığım, önemsediğim insanlara yalan söyleyemem değil söylemem.Ama varlığıyla hayatımda bir sıfır kadar yer teşkil etmeyen kimselere söylediğim yalanları da umursamam.Onlara yalan söylemek kötü, günah, cıs, kaka gelmez bana.
An itibariyle aklıma gelen ve gülümseten bir yalanımı paylaşayım da görün ne pislik bir bloggerla muhatap olduğunuzu :)
Üniversite birinci sınıftayken devamsızlık hakkımın kalmadığı, hatta çoktan geçtiği bir dersten kaçma planlarında kapının önünde volta atarken hocayla yüzyüze gelmiştim.Kaçma sebebim de şenliklere erkenden katılıp eğlenip coşmaktı.Sabahın 9 undaki derse merakım değildi beni o gün okula getiren."Hocam" dedim, "benim dersten çıkıp şenlik alanına gitmem lazım.Ben dağcılık klübündeyim ve orda görevliyim fakültemiz adına."Hakikaten klüpteydim ama tabiki bir zorunluluk, fakülteyi temsil falan yoktu ortada.Hoca "Aaaa, sen dağcı mısın? Ben de yamaç paraşütü yapıyorum.Her tatilimde şuraya, ordan buraya geçerim." şeklinde bir gaza geldi ki sormayın.Aldım ben işareti üzerine gittim."Hocam gerçekten mi?Harika hocam.Bizim kulüple de gelin hocam.Sizi de götürelim hocam faaliyetlerimize.Sizin gibi hocalara ihtiyacımız var hocam..."Gereken gazı aldıktan sonra "Tamam, hadi izin veriyorum sana geç kalma sen." dedi ve yolladı beni:)
Bu mim ne kadar yalancı olabildiğimi de gösterdi bana.Sürekli aklımda yalan sahnelerim belirmeye başladı.Ne kadar yalancıymışım ben..
Söz mak100 ve HüseyinAlkan' da...

Mezuniyet Tebriği

3 yorum
Üniversiteden mezuniyetin değerini milyon yıl üniversite okumuş bir kimse olarak en iyi bilen benim.Dik başlılığın zararlarını (bana kalırsa yarardır) en iyi bu uzun üniversite sürecimde görmüşümdür.
Mezun olmak okuyorken mentol ferahlığıdır, yemekten sonra içilen sigaradır, klostrofobisi olan için asansörde yarım saat kaldıktan sonra dışarı çıkınca alınan ilk nefestir, kavrulmuş kumda yürüyüp ayaklarını denize soktuğun andır......
Şu halde bir blogger mezun olmuş da bu kutlanmaz mı? Hüseyin Alkan'ı tebrik ediyorum ve çıtır iş hayatında bol şans ve başarı diliyorum..
Kırk gün kırk gece tören yapılaaaa!

Şifre Boşluk Ad Soyad

12 yorum
Boş durmadım hayatınızı değiştirmenizin yollarını araştırdım.Ne kadar araştırmacı bir blogger olduğumu görün istedim. Hayatınızı bambaşka bir hale getirmek çok kolaymış aslında.Sadece yapmanız gerekenlerin dikkatinizden kaçtığına eminim.Ben şimdi onları gözünüze sokacağım.

1)Bol bol dondurma yiyebilirsiniz.Magnum ya da Panda Magic (ev pandasını sevmesem de) tercihiniz olsun.Bu dondurmaların çubuklarındaki şifrelere dikkat edin.Çubuklardaki şifrelerin de yalayıp yutup silinmemesine özen gösterin.Sonra Magnum şifresini ad soyad adres yazıp 2992 ye, Panda için de aynı şeyleri yazıp 1599 a yollamanız gerekiyor.Tamam bitti bekleyin şimdi hayatınızın değişmesini.Lamborghini ya da Porsche sahibi olmanız an meselesi.

2)Turkcell kullanıcıysanız Anahtar yazıp ad soyad adres yazıp 7000 e yollayarak BMW veya Bahçeşehir Uphill Court'tan ev sahibi olabilirsiniz.


3)PO'dan, Shell'den BP'den alacağınız akaryakıta verilen zamazingolarla ufak da olsa ihtiyaçlarınızı karşılayıp hayatınızı kolaylaştırabilirsiniz.

4)Teknosa veya Bimeks'teki fırsatlar sürekli değişiyor.Şu anda ikisi de tatile gönderiyor yanılmıyorsam.Teknolojik ihtiyaçlarınızı buralardan karşılarsanız sürprizlere açık olun.


5)Mobilya, aksesuar v.b. ihtiyaçlarınız için ürünü aldığınız yerdeki kampanyaları sorun.Onların da envai çeşit hediyesi zartı zurtu oluyor.Tercih ettiğiniz bir marka varsa söyleyin hemen sıralayayım neye ne verdiklerini,neyi ne kadara neyle değiştirdiklerini.


6)Hepimizin en az bir tane kredi kartı var.Kredi kartlarının da dönem dönem değişen kampanyaları var.Kullandığınız kredi kartının bu aralar size ne sunduğuna bakın.


7)Alış verişe gittiğinizde seçtiğiniz üründen kaç tane alınca size hangi zımbırtıyı veriyor dikkat edin.Diyelim ki hazır çorba alacaksınız.Bir tane almayın da üç-beş tane alın kepçeniz olsun.

Gördüğünüz gibi hayat aslında çok kolay.Türkiye fırsatlar ülkesi.Adımınız kampanya, hediye, ödül, çekiliş, fırsat..Neyden şikayet ettiğinizi anlayamıyorum.Hiçbir derdimiz yok.Yeter ki mesajlarda arada boşluk bırakmayı unutmayalım..

Mimik Koydum Başlığa

5 yorum
Hani dışınızdan rastgele konuşup da içinizden bambaşka şeyler geçirdiğiniz (geçirdiğiniz yazamadım yahu bir türlü) anlar var ya hah işte onlar bana pek sık oluyor.Gıcık olduğunuz bir tiple toplantı masasında karşılıklı geldiğinizde o tam birşeyler söylemeye başladığında mesela.Dışımdan hımm hımm yapar gibi görünüp içimden "Şu önümdeki su dolu bardak var ya onu senin suratına fırlatacağım şimdi" gibi saçma sapan faaliyetler belirtip kendi kendime takılıyorum öyle zamanlarda.
Hiç kapıdan girişini görmekten haz etmediğim reprezantlar konuşurken içimden "tamam hadi defol git burdan,git burdan dedim, sus laaaaaannn, şimdi numunelerinin hepsini ağzına dolduracağım, yallaaahh." diyorum.
Yolda sokakta karşılaştığım tanıdık simalarla o ayak üstü konuşmalar esnasında mesela.
"Ne yapıyorsun sen burda?".
"E evim burda benim eve gidiyorum."("Şurdaki heykel var ya onun tepesine çıkacağım ve parendeler atarak şurdaki pastanenin sandalyesine oturacağım.Onun için geldim buraya")
Bunları yaparken aslında hoşnut olmadan geçirdiğim zamanlarımı da eğlenceli kılabiliyorum.Arada bir içimden geçenlere kapılıp suratımda bir gülümseme oldu mu ki diye de kuşkulanmıyor değilim.

Ezerim Seni ve İnte

5 yorum
Kadrolu sivri sineğim Ezerim Seni ve ben çok iyi anlaşmaya başladık.Eşini eve gelen misafirlerden biri yanlışlıkla öldürdü.Ona da alışmıştım çok ama ölenle ölünmüyor.Ezerim Seni'yle hayatımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.Yemek yerken asla yanıma gelmiyor ama yemek bitip de koltuğa geçtiğim zaman hadi televizyonu açalım İnte diyor.Bu esnada o da yemeğini yiyor.Televizyon seyrederken ayacıklarımdan kan höpürdetmeye bayılıyor.
Eşi ölmeden önce bir arkadaşlarını getirmişlerdi eve.Üzgünüm eve arkadaş getirmeniz yasak dedim onlar görmeden öldürdüm.Çünki haddini bilmemişti.Sehpada duran bardağımın içine girmiş.Ben de üzerini kapatıp orda yaşamaya mahkum ettim.Birkaç saat sonra intihar etmiş.Sorumlusu benim kabul ediyorum.
Ezerim Seni'nin (ona en çok böyle hitap ettiğim için ismi olmasına karar verdik) uyku problemi var.Ben uyumak istediğim zaman kalkıp onunla vakit geçirmemi istiyor.Bir süre vızıldıyor.Bazen sinirlenip elimin tersiyle çarpıyorum suratına.Sabah gönlünü alıyorum ama.
Tuvalet eğitimi bile var.Böyle ev hayvanı zor bulunur.Ortalığı batırdığını bir kere bile görmedim.Tavsiye ederim siz de besleyin bir sivri sinek.Eşi ölmeseydi ben çiftleştirir yollardım yavruları biraz büyüyünce.Ya da dişi sivri sineğiniz varsa gelin çiftleştirelim.