Ayakta Alkışlıyorum

11 yorum
Birkaç ay önceki yazılarımdan birinde komşularımın tadilat merakının verdiği rahatsızlıktan bahsetmiştim.Yanyana iki daireyi birleştirme girişimleri diye tahmin ettiğim sesler yer yer sinir krizinin eşiğine getirmişti beni.Geçenlerde rastladığım birinci katta oturan komşumla yaptığım ayak üstü sohbetten bu duvar yıkma harekatlarının bitip bitmediğini sorduğumda aldığım yanıt memleketim insanının beynine hayran kalmakla dehşete düşmek arasında ikilemde bıraktı beni.Birinci katın satılık olduğunu biliyordum.Sanıyordum ki bu sohbet ettiğim aile yan dairelerini aldı ve evlerini hana dönüştürüyor.Meğer durum şöyleymiş:Yan apartmanın birinci katında oturan Karadenizli olduğundan şüphe ettiğim vatandaşlar almışlar bizim birinci kattaki daireyi.Apartmanlarımız birbirine yapışık olduğundan kendi daireleriyle bizim apartmandaki daireyi birleştiriyorlarmış aslında.Kulaklarıma inanamadım.İki farklı apartman dairesinin birleştirilme fikri nasıl bir beyinden çıkmıştı?
Memleketim insanı kendini aşmakta, rekorlarını egale etmekte sınır tanımıyor.Ben de hayretler içerisinde izliyorum.Böyle insanların bol olduğu güzel ülkemde yaşamayıp nerede yaşarım ki? Malzememiz sınırsız..

Efendilerden Soğuk Karşılama

2 yorum
Kendimi bildim bileli yolculuk yaparken köyden-kasabadan geçerken herhangi bir kapı önünde toplanmış ahaliye selam verip oldukça sıcak bir şekilde karşılığını alırdık.İnsanları bırakın ata, eşeğe, koyuna, keçiye el sallar korna çalar bir şekilde dikkatlerini çekip yine de selamlaşırdık.Çuvalını sırtına almış ilerleyen köylüyü alır arabaya, sohbet eder duasını alırdık.
Artık elimiz sallanırken havada kalıyor, sözlerimize cevap gelmiyor.Kentlerdeki yabancılaşma çoktan köylüye de ulaşmış.Köylümüz, kasabalımız da artık insanlardan korkar olmuş.Geçenlerde babamla yolculuk yaparken kapı önü toplaşması yapan gözüme pek bir sevimli görünen teyzelerime el salladım.Hepsinin soğuk bakışlarını üzerime topladım.İçlerinden birinin "Bunlar kim yahu?" dediğini dudaklarından okudum.Biraz ilerledikten sonra bu kez babam "Dur bakalım bir de ben deneyeyim." dedi ama o da yanıtsız kaldı.İnsan ezik kalıyor yahu selamına karşılık gelmeyince.
Antalya civarındaki turizme bulaşmış köyler zaten çoktan bitmiş.İçlerine girip, sohbet etme fırsatı bulunca hakikaten hüsrana uğradım.Anlatılanlar büyük kentlerde sık sık duyduğumuz çarpık yaşamları çoktan sollamış da ben hala saf saf köylümüzü temiz sanıyorum.Efendilerimiz pisliğe batmış durumdalar haberimiz ola...

İtaat

10 yorum
Yorum yapmadan, sessiz sedasız videoyu ekleyip kaçıyorum.Buyrun...

Bu Nasıl Blog(lamak)?

2 yorum
Ortada blog yazma disiplini diye bir şey bırakmadım.Arayı iyice açtım.Eşim dostum çoğu zaman susmam için gözümün içine baktıklarını söylerler.Son ramazanda bir gün oruç tutmuştum, ancak o gün susmuştum.İş arkadaşlarım ramazan boyunca oruç tutmamı; hatta ramazan bittikten sonra da tutmadığım oruçları tutmamı istemişler, yer yer yalvarmışlardı diyebilirim.
İş yazmaya gelince değişiyor durum.Yazabilen bir insan olmadığımı iddia ettiğim halde bunca zamandır blog sahibi olmam da garip aslında.Kendimi ifade edebilmem için mimiklere ihtiyacım var benim.Yoksa beynim durmuyor, üretiyor ama bloggerın henüz yazıya mimik ekleme fonksiyonu yok.Olsaydı yazmasam bile mimik yapar kaçardım, anlatırdım kendimi.
Nereye varacağım? Hiçbir yere..Blogun sonu geldi sanmayın diye son sözü seçtiğim şarkıya bırakıyorum.Yazamıyorum bu aralar ama rahatsızlık vermeye devam ediyorum.Şarkı rahatsız edebilir (beni eğlendirse de) ama sonuna kadar dinleyin lüzumsuz hatrıma..